| |||||||||||||||
EN ÇOK OKUNANLARSON YORUMLANANLARHABER ARASON DAKİKA HABERLERİ....EKŞİ SÖZLÜK...CANLI TV İZLE...YAKINDA... |
YENİ YILIN İLK HES TOPLANTISI07 Ocak 2013, 11:27 Biliyorsunuz, hidroelektrik santrallere kısaca HES diyoruz. Yeni yılın ilk HES toplantısı, yeni ilçemiz Seydikemer’e bağlı Çökek köyünde 3 Ocak Perşembe günü yapıldı. Toplantı Batıçim Elektrik Üretim AŞ’nin Tezli Deresi üstündeki HES projesiyle ilgili düzenlenmişti. Bu tür toplantıların resmi adı “halkı bilgilendirme toplantısı” olarak geçiyor. Orman ve Su İşleri Bakanlığından yetkililerin denetiminde düzenleniyor ve ilgili şirket temsilcileri projelerini kabataslak anlatıyorlar. Anlatım sırasında genellikle teknik terimler kullanıldığı için, bu toplantılar dinleyenleri bilgilendirmekten çok, mühendislerin hava atmasına yarıyor. Örneğin bu toplantılarda ne kadar arazi kamulaştırılacağı, kaç ağaç kesileceği, nerelerin kazılacağı, kaç kilo dinamit patlatılacak vb. bilgiler verilmiyor. Sürekli köylüye en küçük zarar verilmeyeceği ve bir zarar olursa bile hemen karşılanacağı tekrarlanıp duruyor. Ama kimin ne zarar göreceği ve karşılamak için ne garanti verildiği belirtilmiyor. Haliyle, toplantıya katılanlar oradaki resmi görevlilerin önünde şirketin yalan söylemeyeceğini düşünerek, anlatılanlara inanıyor. Ve iş burada kalmıyor, eğer ileride projenin iptali için dava açılırsa; HES şirketi bu toplantıları, sanki halkın projeye onay vermesinin kanıtı gibi gösteriyor. Bu yüzden toplantıya katılmamak köylü için daha hayırlı oluyor. Adı geçen şirket yine aynı proje için geçen yıl Temmuz başlarında bu toplantının bir benzerini Dereköy’de yapmak istemişti. (Dereköy, Çökek köyünün hemen karşısında bulunuyor.) Şirket yetkilileri siyah arabalar, takım elbiseli adamlar, pastalar ve gazozlarla toplantı yeri olan köyün ilkokuluna geldi. Ama köylüler toplantıya girmediler. Böylece şirketin Dereköy’deki projesi yattı. O sırada Çökek köyü muhtarı da Dereköylülere destek için oraya gelmiş ve toplantıya girilmemesi, Tezli Deresinin HES yapılması için bir şirkete verilmemesi gerektiğini söylüyordu. Bu yıl proje biraz daha değiştirilmiş olarak Çökek köyüne taşındı. Buna göre derenin yukarı tarafına bir bent kurulacak, arkasında su toplanacak ama bu kez bir tane değil iki tane tribün döndürülecekti. Kurulacak bentte biriken sular tribünlere, toplam 10 km. dolayındaki çelik borularla taşınacaktı. Yöredeki dereler üstüne yapılması düşünülen ya da yapılmış HES projelerinin zararlarına karşı halkı uyaran Saklıkent Koruma Platformu, Çökek HES projesiyle ilgili olarak bu yöredeki köylülerimizi de bilgilendirdi. Önceleri HES’e karşı çıkan muhtar da bu bilgileri doğru bularak, zaten köyün suya ihtiyacı olduğu gerekçesiyle HES yapılmasına karşı çıktı. Ama bu gerekçe bir süre sonra değişti ve muhtarımız şirketin yol, su gibi gereksinimleri karşılayacağını öne sürerek HES’e evet demeye başladı. Toplantı günü geldi çattı. Bilgilendirme köyün Merkez Mahallesindeki camide yapılacaktı. Saklıkent Koruma Platformu da oradaydı. Ben de hem platformun destekleyeni hem de gazeteci olarak köye gittim. Öğrendiğimize göre yazın şirket yetkilileri birkaç kez ölçüm yapmak ve bilgi vermek amacıyla yöreye gelmişler. Köylülerin önemli bir bölümü projeye sıcak bakmamış. Ama her zaman bilinen yöntemlerle, şirket muhtarın ve yakını birkaç kişinin desteğini almış. Çökek köyünün dağınık düzen bir yerleşimi var. İlçe merkezinden 60 km. uzaklıkta. Karabel’e tırmanırken Bayır köyüne sapan yoldan 20 km. sonra ya da Kıncılar tarafından yaklaşık 30 km gidilerek ulaşılıyor. Köyde, başka köylerimizdeki gibi genellikle yaşlılar kalıyor. Resmi nüfus daha çok görünse de yaşayan sayısı 250 kişiyi geçmez. Çoğu Fethiye’de oturuyor. Köyde hayvancılık yapılıyor, zeytin, meyve ve sebze yetiştiriliyor. Köylülerle yol, su, caminin imamının tayin edilmeyişi gibi eksikleri konuşurken toplantı saati geldi. Caminin yanında yaklaşık 30 kişi vardı. Yarısı toplantıya katıldı, yarısı katılmadı. Biz platforma üyeleri olarak dışarıda kalanlarla birlikteydik ve köylülerimizle HES’in zararlarını biraz daha konuştuktan sonra köyden ayrıldık. Şirket Tezli Deresinin su kullanım hakkını DSİ’den 49 yıllığına aldı. Derenin suyu yazın akmıyor. Ayrıca dereden su alma konusunda Çökek ve Dereköy arasında anlaşmazlık var. Tezli Deresi genellikle Girdev tarafından gelen kar sularıyla besleniyor. Yörede çok sayıda kaynak var. Derenin geçtiği vadinin iki yanındaki toprak gevşek ve sürekli kayıyor. Buna rağmen Orman İşletmenin buralarda düz kesim yapması ilginç. Şirket yeni proje için geçtiğimiz Ekim ayı başlarında elektrik üretim lisansı aldı. Batıçim’in bunun dışında başka HES yatırımları da var. Geçen yılki enerji kuruluşlarının özelleştirilmesi ihalesinde Isparta’daki Kovada 1 ve Kovada 2 HES’i 56 milyon dolara aldı. Bu yıl Ekim ayındaki özelleştirme ihalesinde Düzce Melen Çayı üzerindeki Hasanlar HES’i 30 milyon 850 bin dolara aldı. Ayrıca şirketin Bornova’da 45 megavat büyüklüğünde bir doğal gaz çevrim santrali var. (Çökek’teki toplantıya gelen bir şirket ortağıyla konuşurken, HES yapmanın ne kadar gerekli olduğunu, doğalgaza milyarlarca dolar ödendiğini anlatıyordu. Oysa kendisi, ülkenin doğalgaz bağımlılığından kâr edenlerin başında geliyor…) Asıl işi çimento ürütmek olan bir şirket enerjiye neden bu kadar çok yatırım yapıyor? Öncelikle enerji ticareti ülkemizde karlı bir iş olduğu için. Üretilen elektriğe alım garantileri veriliyor, kredi kolaylıkları sağlanıyor ve birçok teşvik var. Öte yandan Batıçim; HES, güneş ve rüzgâr enerjisi gibi kaynaklara yöneliyor. Çünkü çimento sanayi çevreyi en çok kirleten sektörlerden biridir. Bu yıldan başlayarak, Türkiye atmosfere saldığı zararlı gazların miktarını azaltmak zorunda kalacak. Dolayısıyla sanayi kuruluşları da kısıtlama içine girecekler. Eğer sanayiciler kullandıkları enerjinin bir bölümünü temiz kaynaklardan sağlayamazsa, uluslararası anlaşmalar gereği üretimlerini kısmak zorunda kalacaklar. Batıçim de buna hazırlık olarak, “temiz kaynak” ya da “yenilenebilir enerji” olarak bilinen su, rüzgâr, güneş enerjilerine yöneliyor. Enerji nereden üretilirse üretilsin, kâr için üretildiği sürece kirlidir. Çünkü kâr amacı, şirketler için çevrenin temiz tutulmasından daha önemlidir. Sonuçta bir şirketin kârı temiz tuttuğu çevrenin yüzölçümüne göre değil, piyasada rakip şirketlerin ne kadar önünde olduğuna göre belirleniyor. Ya rakipten daha büyük, dolayısıyla daha kârlı olacak ya da geride kalıp aslan payını başkalarına kaptırarak piyasanın gerilerine düşecek. Bu acımasız işleyiş, hiç kimsenin doğayı dikkate almasına olanak bırakmıyor.. Yalnız doğaya mı? Kâr peşinde koşarken en az doğa kadar topluma da zarar veriliyor. Yöremizde birçok HES şirketiyle karşılaşıyoruz. Yanı sıra mermer çıkaranlar, alabalık çiftlikleri, çeşitli inşaat yatırımcıları var. Bunların birçoğu iş vereceklerini, yatırım yapıp kalkındıracaklarını söyleyerek köylerimize giriyor ve korkunç bir kültür erozyonuna yol açıyorlar. Genellikle köylerdeki aklı başında insanlar, doğanın ve toplumun bu tür bir tahribatına karşı çıkıyor. Öyle ki, böyle insanları hiçbir şirket satın alamıyor. Ama mutlaka birilerinin de paraya pula ihtiyacı oluyor. Böylece yüzyıllardır süren hayatlar parayla bozuluyor. Ve gidenin gelmesi ne parayla ne de başka bir şeyle mümkün olmuyor… Bu haber 2061 defa okunmu?tur.
|
DOST SİTELER...
ÖNEMLİ LİNKLER...
GOOGLE TERCÜME |