| |||||||||||||||
EN ÇOK OKUNANLARSON YORUMLANANLARHABER ARASON DAKİKA HABERLERİ....EKŞİ SÖZLÜK...CANLI TV İZLE...YAKINDA... |
KÜÇÜCÜK BİR KAZANIM İÇİN HALKIN DÖKTÜĞÜ TER16 Ağustos 2011, 10:01 “Halk” diye kendi alınteriyle yaşayan, uğradığı haksızlıklara karşı çıkarken bile utanıp sıkılan, çocuklarına; kimsenin malına, canına, namusuna el uzatmaması gerektiğini öğütleyen insanlara denir. Bu yüzden alçak bulduğunun sırtına tırmananların kolay başarıları karşısında, halk üzüme zahmetli bir yoldan ulaşır. Önce bağı diker, sonra bakıp besler, ardından olmasını bekler ve sonunda salkıma uzanır. Üstelik “bağ benim, istediğim gibi yerim” demez; dostuna, ahbabına, hatta yoldan geçene bile kendi eliyle ikram eder. Bu emek, sabır ve bilgiden güç aldığı için; doğal olarak kardeşçe yaşanan bir hayat sürecidir. Üretmeye alışık olmayanlara katlanılamayacak kadar zor, üretenler açısından bir eliyle verirken öbür eliyle sunulanı almak kadar kolaydır. Halkın hayatındaki hiç bir adımın rasgele atılmadığını ve arkasında uzun yollar yattığını akıldan çıkartmamak gerekir. Bu yüzden sömürü, zalimlik ve yalanı iş edinenlerin kısadan ulaştığı çok sayıdaki “başarıya” bakarak, halkın bu adaletsiz dünyadaki kazanımlarını küçümsemeyelim. Halkın kazanımları kelebeğin ömrü kadar kısa ve belki toz tanesi kadar küçük olsa bile, “bu kadarcık mı” diye dudak bükmeyelim. Halk bir avuç buğdayla bir evi besleyecek kadar sabırlı ve çalışkandır. Küçüğü büyütür, yetmezi yetirir. Zulmün çok, merhametin kıt olduğu bu dünyada, halk yaşamanın ustasıdır. Bugün yavaş ve önemsiz adımlarla yürüyüşü “zaman kaybı” gibi görünse de öyle gelmesin; çünkü bu yalnızca bir yol katetme değil, aynı zamanda bir yol açma çabasıdır. Ve her ne kadar bu yolları şimdi bir yerlere ulaşmak amacıyla açıyor olsak da, asıl faydası yarınlara olacaktır. Satın alınamaz, taklit edilemez bu zahmetli yollar, haklı ve doğru olanlar dışındakilere kapalıdır. Şimdi her ne kadar güç bela ilerliyor olsak bile, yarın halk çocukları isterlerse koşarak geçeceklerdir. Yazıp durduğumdan, belki siz de okumaktan bıktınız… Bilindiği üzere Fethiye Kargı Çayının gözü Kızıldere’de bir süredir hidroelektrik santrali (HES) kurma çabası var. Geçtiğimiz Mayıs Ayında HES şirketi yöreye gelerek orman içine bir şantiye kurdu. Köylülerimiz, girişimler başladığından bu yana tepki gösteriyor. Geleneksel piknik alanı olan Kızıldere’yi ve Kargı Çayını HES şirketine vermek istemiyorlar. Kamuoyunun dikkatini çekmek amacıyla yörede defalarca toplantı, yürüyüş ve piknikler düzenleyerek, şirket şantiyesinin kaldırması ve ağaç kesimlerinin durdurulmasını istediler. Şu an Ağustos Ayı ortalarına geldiğimize göre, bu eylemler neredeyse kesintisiz olarak üç buçuk aydır sürüyor. Son günlerde insanlarımız bu çalışmalara oruçlu olarak katılıyor. Yani kardeşlerimiz, çocuklarımız; ana ve babalarımızla birlikte bu sıcak Ramazan Ayında dağ başlarına tırmanmak kolay sayılmaz. “Peki, sonuç ne oluyor” derseniz; gerçi biliniyor ama ne olduğunu tekrar anlatacağım. Önce keçiboynuzunun balına ulaşmak için bir ton odunu çiğnememiz ve insanlarımızın geçtiği zahmetli yolları hatırlamamız gerekiyor: Yanıklar, Kargı köyleri ve Fethiye- Karagedik Mahallesi muhtarlarımızla birlikte halk izinsiz şantiye ve ağaç kesimi hakkında 5 Ağustos’da suç duyurusunda bulundu. 8 Ağustos’da Fethiye Orman İşletme ve Devlet Su İşleri müdürlüklerine giderek yörelerinde HES istemediklerini, şikâyet konularıyla ilgili işlem yapılması taleplerini bildirdiler. Bu arada, Fethiye Orman İşletmesinin de Ağustos Ayı başında şantiyenin kaçak olduğuna ilişkin bir suç duyurusunda bulunduğunu öğrendiler. Fethiye DSİ yetkililerinden ise, konuyla ilgili işlemlerin Aydın Bölge Müdürlüğünde yapıldığı bilgisini edindiler. Kargı Çayı ülkemizde ve dünyada koruma altında bulunan sığla ağaçlarının doğal üreme koridoru. Orman Mühendisi Atilla Küçükala mücadeleye ve bilime katkısı olabileceği düşüncesiyle yöredeki sığla ağaçlarının durumunu gösteren ve HESin bu ağaçlara olası zararlarını açıklayan bir rapor hazırladı. Rapor gerekli yerlere ulaştırıldı. Ayrıca Küçükala yörede anıt ağaçlar bulunduğunu saptayarak, kayda geçirilmeleri için Temmuz başlarında başvuruda bulundu. Bunlara rağmen HES için üç kilometrelik bir kanal yapmak amacıyla ağaçlar kesildi. Bu doğayı yıkım girişimleri, suyun gözüne kadar ulaşamadı. Muhtarlarımız ve köylülerimiz 10 Ağustos’da Muğla’ya giderek durumu Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Müdürlüğüne bildirdiler. Zaten 22 Haziran’da bir dilekçe verilmişti. Kurul aynı gün karar alarak Fethiye Kaymakamlığı ve Orman İşletmeye ağaç kesimi ve HESle ilgili her türlü faaliyetin durdurulması istemini yazıyla bildirdi. Koruma altındaki ağaçların saptanması için yörede bir inceleme yapacağını ayrıca belirtti. Yanıklar Köyünden Kızıldere piknik alanına çıkan yolun kıyısında ve orman içinde üç ayı aşkın bir süredir duran HES şirketi şantiyesine ait araç, gereç, bayrak ve tabelalar 11 Ağustos’da kaldırılarak Karacaören Köyü muhtarlığına emanet edildi. Bu arada sayıları yaklaşık 700 kadar olan çam ve bir miktar kızılağaç kesilmiş oldu. Yaşamı koruma mücadelemizde, ağaç kardeşlerimizden bir bölüğünün daha katledilmesini önleyemedik. Açılan davalarımız sürüyor. Bayramda ölmez sağ olursak, Kızıldere’de geniş bir toplantıyla durumu etraflıca konuşmak ve şimdilik atabildiğimiz bu ileri adımı kutlamak istiyoruz. Ama çok da sevinçli değiliz. Çünkü ufukta yeni bir HES projesi duruyor. Kargı Çayı üzerinde toplam 5 HES projesi olduğunu ve sayının mutlaka arttırılmak isteneceğini aylardır anlatıp duruyorduk. Çaydan ötelerdeki köylerin “orası bize uzak” diye Kızıldere’deki soruna ilgisiz kalmaması gerektiğini söylüyorduk. Muğla’ya giden arkadaşlarımızın resmi olarak öğrendiğine göre, şimdi Kızıldere piknik alanının birkaç kilometre yukarısındaki Çöğmen Köyünde de bir HES faaliyeti var. İmar Enerji AŞ Çöğmen Köyü yakınından akan ve Kargı Çayını besleyen küçücük bir dereye 2009 yılından bu yana HES kurmaya çalışıyormuş. Tahminimize göre yörede eski yerleşim kalıntıları olduğu için projeyi gerçekleştirme aşamasına ulaşamamış. Ama bu yılın başlarında yapılan yasa değişiklikleri sonucu doğal ve tarihi sit alanlarında da bu tür faaliyetlerde bulunulmasının önü açıldı. Şirket bu yüzden tekrar girişimde bulunma cesareti kazanmış olmalı. Dereler aşağı doğru akıyor. Tarih boyu köyler, kentler dere boylarına ve derelerin oluşturduğu ovalara kuruluyor. Eskiden derenin alt başındaki bir sorunla üst başındakiler pek ilgilenmezdi. Ama bu HES şirketlerinin gözü kâr hırsıyla öylesine kararmış ki, nerede su bulurlarsa kaynağına kadar ele geçirmeye çalışıyorlar. Bu yüzden derenin alt başındaki soruna üst başındaki köyün ilgisizliği bir ay bile sürmüyor. Ve yine bu gözü dönmüşlük yüzünden, bir yerdeki HES sorunuyla uğraşırken ister olumlu olsun ister olumsuz, ulaştığımız hiçbir sonucu kesinleşmiş bir durum gibi görmüyoruz. Bir başarı ya da ilerleme için “şimdilik” diyoruz. Çünkü hemen başka bir girişim karşımıza çıkıyor, mevzuat değişiklikleri sayesinde şirket arkadan dolanarak amacına ulaşma olanağı yakalıyor. Ya da bir yerde HES yapılmasının önüne geçilemese bile, mücadele yine “şimdilik” kaydıyla gerilemiş oluyor. Çünkü atılan dinamit, çıkarılan hafriyat, kesilen ağaç, su altında bırakılan tarlalar; önceden sesini çıkarmayanları bile bu girişimlere karşı çıkar hale getirebiliyor. Mücadelede kalıcı olan tek şey; halkın her adımının arkasında yürümesi zor ama haklı ve doğru bir yol uzanması… Bu haber 2346 defa okunmu?tur.
|
DOST SİTELER...
ÖNEMLİ LİNKLER...
GOOGLE TERCÜME |