| |||||||||||||||
EN ÇOK OKUNANLARSON YORUMLANANLARHABER ARASON DAKİKA HABERLERİ....EKŞİ SÖZLÜK...CANLI TV İZLE...YAKINDA... |
AĞAÇLAR DİLSİZ, YA BİZ?16 Mayıs 2011, 08:24 Derenin kıyısında çapı 3 metre kadar ve yaklaşık 40 metre yüksekliğinde, kim bilir kaç yüz yaşında ulu bir çınar ağacı öylece duruyor. Dalları yine benzer azametteki başka bir çınarınkiyle karışmış. Az ötede şimdiye dek gördüğüm en büyük günlük ağacı dikiliyor. Reçinesini almak için bedeni yaralanmış ve bazı dalları kesilmiş olsa da, hala dimdik ayakta. Bizim buralarda kırmızı renk veren küçük kozalakları yüzünden “boya ağacı” diye bilinen kızılağaçlar, ağaçların gövdesini kaplamış sarmaşıklar… Ağaçların yosunlu gövdeleri üstünde ve altlarında eğrelti otları; açık alanlarda orkide, kantaron, glayör, peygamber çiçeği, sümbül, çan çiçeği ve daha adını bilemediğim bin bir renk çiçekler, çiçekler, çiçekler… Burası Kargı Çayının gözü olarak bilinen Kızıldere mevkii. Suyu turkuaz mavisi ve berrak. Dibindeki taşları tek tek sayabilirsiniz. Beyaz çakıllarda kirlilik izi bir tane leke dahi yok. (Ama daha aşağılardaki balık çiftliklerinden sonra durum değişiyor.) Gördüğümüz bitkilerin bazıları yalnızca bu ya da buna benzer yörelerde yetişiyor. Çünkü dere nem sağlarken, düzenli hava akımı da nemi ve sıcaklığı yaz kış pek fazla değişmeyecek biçimde kontrol altında tutuyor. Denizden Çal Dağının zirvelerine doğru uzanan vadiler adeta hava koridoru gibi. Yörede yalnızca yağmur ormanlarında görülebilecek bir iklim var. Burası Kargı Çayının gözü. Fethiye’yi çevreleyen Torosların kuytularındaki benzer yerlerden yalnızca biri. Şimdi büyük bir yok olma tehdidi altında. Çünkü suyun tam gözüne hidroelektrik santral kurulmak isteniyor. Su kanyondan çıktığı yerde tutulacak ve kanalla alınarak 3 km. taşındıktan sonra yüksekçe bir yerden düşürülüp elektrik üretilecek. Hepsi bu kadar değil, yeni 100 binlik çevre düzenleme planına göre çayın üstünde 5 tane HES var. Baraj, kanyon ağzının bentle kapatılmasından oluşacak. Kanyon 4 km. uzunluğunda. İçine girmedim, görebildiğim kadarıyla baktım. Ama yörede yaşayanlardan öğrendiğim kadarıyla dev çınar ağaçlarından burada da var. Kanyonun kapatılmasıyla birlikte yüzlerce ağacın yaşam alanı sular altında kalacak. Tabi buradaki çınar, kızılağaç ve günlük ağaçları kesilecek. Öte yandan orman içine yapılacak kanalın iki yanındaki çok sayıda çam ağacı ve santral binasının olduğu yerdeki ağaçlar da kesilecek. Bunların yerine, bakanlıkça gösterilen bir alana fidan dikilecek ya da bir bedel ödenecek. Kesilen ağaç başına kaç lira ödeneceği ya da kaç fidan dikileceğinin ne önemi var? Üç yüz yaşında bir ağacı kesip yerine üç yüz fidan diksek, karşılar mı? Ya da üç yüz lira, üç yüz bin lira, üç yüz milyon lira… Yok edilen üç yüz yaşındaki bir canlıyı geri getirmek için ne kadar bedel ödememiz gerekir? Sizin hiç kardeşiniz öldü mü? Benim öldü. Bir trafik kazası sonucu, ansızın aramızdan ayrıldı. Orman mühendisiydi. İkimiz de ormanları, su kaynaklarını, ağaçları, denizi severdik. Eğer kardeşimi kaybedeceğimi önceden bilseydim, zamanı gelene dek herhalde şimdi kesileceğinden korktuğum bu ağaçlar için duyduğum acıya benzer bir his olurdu içimde. Sağlık sorunları yüzünden yakınları gözlerinin önünde eriyip gidenlerin acısını şimdi daha iyi anlıyorum. Gidiyorlar ve yerlerini doldurabileceğimiz hiçbir şey kalmıyor. Şimdi bu ağaçlar gittiğinde de yerlerini dolduracak bir şey olmayacak. Ne para, ne başka ağaçlar, ne de ah vah etmek… Sorun, kaybetmeden önce yapabileceğimiz ne varsa yapıp yapmadığımızda… Orman Mühendisi Atilla Küçükala ile birlikte yöreyi gezerken, aynı kökten çatal çıkmış çok sayıda ağaca rastlıyoruz. Nedenini soruyorum, “aynı genetik yapıya sahipler, yani aynı anadan geliyorlar” diye açıklıyor. Bir ağacın tohumundan başkası çıkıyor ve onunkinden bir başkası... Bunun sonucu birbirine benzeyen yüzlerce, binlerce ağaçtan bir orman oluşuyor. Kuşaklar, kardeşler, yakın ve uzak akrabalar, hepsi yan yana… Bu haliyle birbirlerine bağlılıkları, benzerlikleri ve bir bütün olarak nesillerini sürdürme gayretleri; biz insanlardan fazla. Bir ağaçta tüm bir ağaç neslinin ve kuşaklar boyu hayatta kalmak için verilen mücadelenin izlerini görmek mümkün. Kardeş ağaçlar ormanı, bizim soyumuzdan canlılar tarafından kesilecek. Ayrıca sayısız ot, çiçek, böcek, hayvan yok edilecek. Milyonlarca yılda oluşmuş ve milyonlarca metreküp toprak da aynı kaderi paylaşacak. Ne ağızları var ne de dilleri. Atalarımızın ataları zamanından beri yaşıyor ve bize bakıyorlardı. İnsanlara gereksinim duymadan birbirlerini besleyerek bugüne dek geldiler. Üstelik bizim gibiler tarafından defalarca yok edilme tehdidine rağmen bunu başardılar. Şimdi hayat kaynakları olan akarsu beton bir sistem için alındığında, tehdit gerçekleşmiş olacak. Su; kanala, baraj arkasına ve çelik borular içine hapsedilir ve toprakla bağlantısı kesilirse; doğa milyonlarca yıllık dengesini kaybederek hızla yok oluşa doğru ilerleyecek. Dere yatağındaki yeşilliklerin kuruyarak kaybolduğunu görmek için pek fazla beklemeyeceğiz. Bu süre en çok 5 yıl gibi, yapılan HES yatırımı için harcanan paranın geri kazanılması kadar kısa olacak. Ağacın, çiçeğin, böceğin, taşın, toprağın ne ağzı var ne dili. Bizimse ağzımız da, dilimiz de, aklımız da var… Susalım diye mi? Bir yanda elini, dilini, aklını para kazanma hırsına katık edenler; diğer yanda ağaç, böcek, hayvan, ot ve insan kardeşlerimiz… Bu haber 2258 defa okunmu?tur.
|
DOST SİTELER...
ÖNEMLİ LİNKLER...
GOOGLE TERCÜME |