| |||||||||||||||
EN ÇOK OKUNANLARSON YORUMLANANLARHABER ARASON DAKİKA HABERLERİ....EKŞİ SÖZLÜK...CANLI TV İZLE...YAKINDA... |
DİKİLİ BELEDİYE BAŞKANI ÖZGÜVEN'İN MAHKÛMİYETİ18 Kasım 2012, 19:40 Türkiye kamuoyu Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven adını ilk kez 2008 yılında, suyu bedava dağıttığı için yargılanıp beraat etmesi nedeniyle duymuştu. Şimdi aynı adı ikinci kez, geçen hafta mahkûmiyet kararıyla sonuçlanan iki ayrı davayla ilgili olarak duyuyoruz. Büyük medya habere pek fazla itibar etmese de, Dikili halkı kararı protesto etmek amacıyla sokaklara döküldü ve Özgüven’in belediyecilik anlayışı övülerek kendisine destek verildi. Amacımız yargının bağımsızlığına saygısızlık değil, çünkü en kötü yasa bile hiç yasa olmamasından yeğdir. Eğer ortada bir yanlış varsa, er geç düzeltilecektir. Sonuçta yargı toplumun vicdanına ters düşemez. Bu çerçevede; Özgüven kimdir, ne yapmıştır, hakkında açılan davalar nelerdir diye hatırlatacağız. Neden derseniz; halkı için çalışan bir insanı tanımak ve tanıtmanın, vicdanın bir parçasını oluşturduğunu düşünüyoruz. Yaklaşık 3 yıl önce suyun ticaret konusu yapılmasına karşı düzenlenen bir toplantıya katılmış ve Özgüven’in kendisinden suyu bedava dağıtmayla ilgili yargılanmasının öyküsünü dinlemiştim: Dikili, kış nüfusu 15 bin, yaz nüfusu bunun on katına kadar çıkan bir sahil kenti. Dağıtım şebekesinin eskiliği ve nüfus artışı yüzünden sürekli su sıkıntısı çekiyor. Belediyeleri dolaşarak ön ödemeli su sayacı satmaya çalışan şirketler Dikili’deki sıkıntıyı duyar duymaz geliyor ve başkanla görüşüyorlar. Önerileri, tüm ilçenin su şebekesini ve sayaçlarını yenilemek, ilçeye daha çok su getirmek, bunun karşılığında su faturalarını kendilerinin tahsil etmesi. Elbette bu sırada su satış bedellerini de kendileri belirleyecekler. Belediye başkanı konuyla ilgileniyor. Ama yapılan görüşmeler ve hesaplamalar sonucu, bundan Dikili halkının zararlı çıkacağını görerek öneriyi geri çeviriyor. Su yetersizliği ve şebekenin yenilenmesi için kaynak yaratılması sorunlarını bir arada çözmenin çaresi olup olmadığını araştırıyor. Sonunda suyun kâr amacıyla satılmasına karşı çıkan bilim insanlarıyla da görüşerek, belediye meclisinin onayıyla 10 tonun altında su kullanandan para alınmamasını kararlaştırıyor. Su kullanımı kademeli olarak fiyatlandırılıyor ve halk tasarrufa yönlendiriliyor. Uygulamanın ardından, yıllardır suyun yetmediği ilçede kısa sürede su fazlalığı görülmeye başlanıyor. Böylece yeni su kaynakları bulmak için ayrılan bütçe, şebekenin bakım ve onarımında kullanılıyor. Ama kamu malı olan su bedava dağıtılıyor diye Özgüven hakkında dava açılıyor. Yargı uygulamanın tasarrufu arttırdığını görerek, 10 tonun altındaki suya sembolik bir fiyat konması koşuluyla beraat kararı veriyor. Dikili Belediyesinin öğrencilerin bedava taşınmasından ucuz ekmeğe kadar pek çok sorunla uğraşmasının yanı sıra, Özgüven de yöredeki pek çok yağma ve talana karşı mücadele ediyor, bu doğrultudaki çabalara destek veriyor. Örneğin Bergama’da, Kaz Dağlarında, Kozak Yaylasında altın çıkartmak amacıyla doğanın tahribine ve çıkarılan altının siyanür kullanılarak işlenip tıpkı Uşak Eşme’deki gibi çevre felaketlerine yol açılmasına karşı halkı uyarıyor, mücadele edenleri destekliyor. Tabi bu durum, böylesi uygulamalardan kâr bekleyenleri kızdırıyor. Koza Altın İşletmeleri AŞ bu nedenle Özgüven hakkında 200 bin TL tutarında tazminat davası açıyor ama yargı davayı reddediyor. Şirkete karşı açılan davalarda ise, yargı köylülerin taleplerini haklı bularak siyanürlü altın işletmeciliğinin çevreyi tahrip edeceğine hükmediyor. Başkan Özgüven buna benzer birçok mücadelede yer alıyor. Geçen hafta sonuçlanan iki dava ise şöyle: Osman Özgüven Bergama Ağır Ceza Mahkemesinde, belediyenin açtığı iki ayrı ihaleye fesat karıştırdığı gerekçesiyle yargılanıyor ve her davadan 4 yıl 2 ay, toplam 8 yıl 4 ay ceza alıyor. Yargıtay 5. Ceza Dairesinde bu kararların onaylanması üzerine, Özgüven’in mahkûmiyeti kesinleşiyor. Bundan sonraki itirazlar, Özgüven cezaevindeyken yapılabilecek. Belki bu nedenle, kararın duyulmasının ardından Özgüven kamuoyuna bir mektup yayınlayarak ortadan kayboluyor. Yurtdışına çıktığına ilişkin çeşitli haberler duyulmasına rağmen, oğlu Evren Özgüven babasının Türkiye’de olduğunu ve iznini kullandığını belirtiyor. Mektupta kararı eleştiren Özgüven, bu sonuca gelinmesinde etkili olduğunu öne sürdüğü iktidar çevrelerine karşı "Dikili halkı onlara gereken cevabı verecektir. Benim ve birkaç arkadaşımın aktif muhalefet zemininden uzak tutulması onlar açısından bir işe yaramayacaktır. Dikili’de aynı idealle mücadele eden binler var" diye belirtiyor. Peki, yargı kararlarına konu olan dosyalarda ne var? Dosyalardan biri, belediyenin açtığı ihaleye katılan bir özel şirketin tüzel kişiliğinin tamamlanmayışıyla ilgiliydi. Bir özel şirket ihaleyi kazanmış ama tüzel kişiliğini tamamlanmadığının görülmesi üzerine ihale iptal edilmiş. Diğer dosya, belediyeye bağlı bir şirketin sosyal sigortalar kurumuna prim borcu olmasına rağmen ihale açmış olmasıyla ilgili olarak, “ihale açma yeterliliğine sahip olmadığı halde ihale açmak” hakkındaydı. Her iki dosya da, “ihaleye fesat karıştırmak” suçu işlendiği gerekçesiyle mahkûmiyetle sonuçlandı. Özgüven’in avukatı Muhittin Üstündağ, mahkûmiyet kararlarının bozulmasını beklerken Yargıtay’dan böyle bir karar çıkmasını hayretle karşıladıklarını belirtiyor. Avukat Üstündağ, “hiç hakkaniyete uygun bir karar değil. Kesinlikle ve kesinlikle bence beraatı gerektiren bir durum vardı. Olsa olsa bir ihmale bağlı olarak cezalandırma söz konusu edilebilirdi" diyor. Kararın yorumunu sizlere bırakıyor ve yazıyı, Özgüven’in son kez belediye başkanı seçilmesinin ardından kendini kendi sözcükleriyle anlatışıyla bitiriyorum: "1944 yılında Dikili'de doğdum. İlköğrenimimin bir kısmını, orta öğretim ve yüksek öğrenimimi İzmir'de tamamladım. İnşaat mühendisiyim. Tüm yaşamım boyunca ‘gerçek anlamda bir insan olmaya çalıştım’. Ve bu nedenle de duruşumu Eşitlik - Adalet - Demokrasi yanlılarından tarafta belirledim. Emeğin en yüce değer olduğu gerçeğini kılavuz edindim. Kabul etmek, inanmak ötesinde bu anlayışlarım doğrultusunda değişime katkı koymanın gerekliliğine inandım. Ve bu nedenle duruşuma, ideolojik seçimime en yakın siyasal örgütlerde pratik politik yaşama katılmaya çalıştım, çalışıyorum.1984 -1994 yılları arasında 2 dönem Dikili'de belediye başkanlığı görevini üstlendim.10 yıl aradan sonra tekrar başkanlığa seçildim. Zaten kısıtlı olan sosyal devlet özelliklerinin adım adım yok edildiği ülkemizde ‘sosyal yerel hükümet’ anlayışına örnek bir belediye yönetimi anlayışı ile ve Dikili halkının güvenine layık olma çabası içinde bu görevi yürütmeye çalışıyorum. Tüm olanaksızlık, ülkeye yayılmış adaletsizlik ve kirlilikler karşında yürütmeye çalışacağım. Bütün güvencem desteğini aldığım Dikili halkıdır..." http://mehmetpolat148.blogspot.com/ Bu haber 2127 defa okunmu?tur.
|
DOST SİTELER...
ÖNEMLİ LİNKLER...
GOOGLE TERCÜME |