| |||||||||||||||
EN ÇOK OKUNANLARSON YORUMLANANLARHABER ARASON DAKİKA HABERLERİ....EKŞİ SÖZLÜK...CANLI TV İZLE...YAKINDA... |
KARGI ÇAYINDA HESLERE KARŞI ÇIKMAK HERKESİN SORUNUDUR07 Ağustos 2011, 16:21 Kargı Çayındaki hidroelektrik santrale (HES) karşı köylülerimizin tepkileri sürüyor. Her köyümüz diğeriyle; dağ başlarındaki her ağaç, kuş, böcek, su damlası ilçemizle ilintili. Bu yüzden yörenin önemini ve mücadelenin kısa bir özetini aktarmak istiyorum. Hepsi birbirinden değerli olan diğer köylerimiz alınmasın; “Fethiye Çukuru” dediğimiz Göcek’ten Karabel’e kadar uzanan havzanın sacayağını Kargı/Yanıklar yöresi, Kaya Köyü ve Üzümlü beldesi oluşturur. Nüfusu 100 bine dayanan ilçe merkezindeki Fethiyelilerin adalıları hariç, genellikle bu sacayağından gelir. Kemer dâhil diğer beldelerimiz daha içine kapalı ve kendine yeterli biçimde yaşarken, merkezdeki hayat uzun yıllar sözünü ettiğim bu sacayağındaki hayatla içli dışlı olmuş, buraların kültüründen etkilenmiştir. Yanıklar Köprüsünden başlayarak Karagedik Mahallemize kadar uzanan bölge tarihi olarak Fethiye Çukurunun kapısıdır. (Yayla yolunun önem kazanması 1970’lerden sonradır. Eskiden burası kışları genellikle kapanan bir orman yolundan ibaretti.) Muğla’dan gelirken Torosları aşarak ilerleyen yol Kargı Çayını geçince ovaya iner. Kargı Çayı havzası da tıpkı Arsa yöresi, Karabel, Girdev yaylası, Söğütlüdere tarafları gibi sırtımızı yalçın dağlara dayadığımız bir alandır. Coğrafi olarak buraların üstünde ancak yazın birkaç ay yaşanabilen yaylalar, alt yanında Akdeniz sahilleri vardır. HES kurulmak istenen Kargı Çayı işte böyle bir yörededir. Bu yüzden, tıpkı diğer akarsularımız üzerindeki projeler gibi Kargı Çayındaki HES de adeta tarih, coğrafya ve kültürümüz bakımdan sırtımıza dayanmış bir hançere benziyor. Çayın üzerine ilk HES kurma girişimi 2003 yılında, bugün de aynı çaba içindeki Erikoğlu Holdinge bağlı bir şirket tarafından yapıldı. Nedenini bilmiyoruz, bu ilk adımın devamı gelmedi. 2007’de yine bu holdinge bağlı başka bir şirket girişimi tekrarladı. O zaman 2 HES projesinden biri Yanıklar köyü içine yapılmak isteniyordu. Şirket yetkilileri muhtarımız Rüstem Koyuncu ve köylülerle görüştükten sonra bunun olmayacağını anlamış olmalı ki projeyi uygulamadı. 2008’de yine aynı holdinge bağlı üçüncü bir şirket Enerji Piyasası Düzenleme Kurulundan (EPDK) “Erikoğlu Keserali HES” adıyla elektrik üretim lisansı aldı, kullanmadı, 1 Ekim 2009’da lisansını yenileyerek yine bu holdinge ait dördüncü bir şirket olan “Eres Enerji Üretimi Sanayi ve Ticaret AŞ”ne verdi. Şu an bu şirketin elinde 47 yıl süreyle Kargı Çayını kullanmak üzere iki tane HES lisansı var. Projeye göre su Kızıldere’de bir bendin arkasında tutulacak, 3 km. beton kanalla balık çiftliklerinin üstündeki eski madenlerin olduğu noktaya kadar taşınacak ve buraya bir tribün kurulacak. Su balık çiftliği tarafından kullanıldıktan sonra çiftliğin alt tarafına kurulacak başka bir HES için tekrar alınacak. Şu an burada iki HES var. Ama Aydın, Muğla, Denizli illerini kapsayan 100 binlik Çevre Düzenleme Planında Kargı Çayında toplam 5 tane HES görünüyor. Başka bir ifadeyle, 2003 yılından beri alınıp kullanılmayan ve vazgeçildiğini sandığımız HES girişimleri derin dondurucudan çıkarılıp önümüze getirilmiş durumda. Bu yüzden şunu kesin olarak ifade ediyoruz: Kargı Çayı üzerinde bilmediğimiz daha pek çok HES kurma hazırlığı vardır. Çünkü bu tür HESlerden üretilecek elektrik “yenilenebilir” ve “temiz” enerji olarak tanımlanıyor. Avrupalı şirketler bağlı oldukları yasalar gereği kullandıkları enerji içindeki kirli enerji oranını düşürmek amacıyla, temiz enerjiye yüksek fiyat ödüyor. Bu yüzden çeşitli teşvik ve desteklerle birlikte elektriğin Avrupa’ya yüksek fiyatlarla satılması; HESlerin kârını alabildiğine arttırıyor. Dolayısıyla yalnızca dere denize kavuşana dek değil, Kızıldere’nin üst yanındaki su kaynakları da HES kurmak için kullanılacaktır. Yoksa daha düne kadar planlarda 2 tane HES projesi görünür ve köylülerimiz buna tepki gösterirken şimdi 100 binlik plana 3 tane daha proje eklemezlerdi… Kızıldere’deki HES projesi Karacaören sınırları içinde kalıyor. Bu nedenle 1/1000 ölçekli imar uygulama planı 2010 Mayıs Ayı başında Karacaören köyünde askıya çıkarıldı. Muhtar Tacettin Akçalı ve köylüler plana itiraz ettiler. Muğla İl Genel Meclisinde itiraz dikkate alınmayarak şirketin imar değişikliği talebi oy birliğiyle kabul edildi. Muhtar Akçalı HES projesine karşı dava açtı. Davayı Saklıkent Koruma Platformu hukukçuları üstlendiler. Şu an imar planı değişikliği, elektrik üretim lisansı ve su kullanım hakkı sözleşmesiyle ilgili kararların iptali için üç ayrı dava sürüyor. Şirket yaklaşık 4 ay önce yöreye şantiye kurmak için harekete geçti. Bunu duyan köylüler de harekete geçtiler. 4 Mayıs 2011 günü ilk kez Yanıklar köprüsü yakınında toplanarak Kargı Çayı üzerinde yapılmak istenen HESlere karşı olduklarını ve ayrıca balık çiftliklerinin suyu kirlettiğini kamuoyuna duyurdular. Yörenin yalnızca turizm ve tarım açısından değil, doğal özellikleri bakımından da önemini vurguladılar. Mayıs ve Haziran ayları boyunca Kızıldere’de defalarca toplanıldı, piknik düzenlendi. Sığla, boya ağaçları ve çınarların anıtsal nitelikte olanları saptandı, kayda geçmesi için müracaat edildi. Kargı çayının ormancılık alanında dünya çapında sığla ağaçlarının doğal üreme koridoru olarak kayıtlı olduğu ilgili ilgisiz herkese duyuruldu. Sorunun yalnızca Karacaören köyünü değil, Kargı Çayından içme ve kullanma suyu alan Yanıklar, Kargı, Çiftlik, Karagedik olmak üzere Fethiye’ye kadar uzanan geniş bir alandaki tüm yerleşimleri ilgilendirdiği herkese hatırlatıldı. Bu yüzden toplantılara çayın üst yanındaki Karacaören, Gökçeovacık, Çöğmen, Kavacık, Nif, Darıyeri ve aşağıdaki İnlice, Yanıklar, Kargı Göcek, Çiftlik, Karagedik ve Fethiye’den katılım olmaya başladı. Haziran 2011 sonlarında şirket Yanıklar köyü içinde kalan bir alana şantiye yapmak üzere yerleşti. Anıtsal nitelikli ağaçlar dâhil olmak üzere çok sayıda ağaç kesilmek amacıyla işaretlendi. Sondaj çalışması yapıldı. Ve Temmuz’da ağaç kesimi başladı. Köylüler 10 Temmuz’da Kızıldere’de piknik düzenleyerek kesime tepki gösterdiler. Piknik sonrası şantiyeye giden köylüler kesimin durdurulmasını ve şantiyenin kaldırılmasını istediler. Bu sırada şantiye önünde odunlar yığılmış ve kesilen ağaçlar yolun iki yanına serilmiş durumdaydı. 11 Temmuz’da kesimin durdurulması için resmi makamlara yazı yazıldı. Şantiyenin kaldırılması gerektiği ilgililere birkaç kez daha belirtildi. Çünkü davalar sürerken ağaç kesilmesi ve şantiye kurulması yanlıştı. Bu amaçla köylüler 5 Ağustos Cuma günü suç duyurusunda bulundular. Köylülerimiz yalnızca kendileri için değil; tüm Fethiyeliler, gelecek kuşaklar, durumdan haberdar olmayan insanlığın geri kalanı, ağzı dili olmayan ne kadar canlı varsa onlar adına da mücadele ediyorlar. Çünkü oraya yerleşmeye çalışan şirket herhangi bir iş yapmayacak, suyu beton kanallara, çelik borulara ve bentlerin arkasına hapsederek para kazanmak için yıllarca kullanacak. Düşman saydıklarımızın bile su hakkı varken bu su neden bir ya da birkaç kişiye veriliyor? Ağaçların, böceklerin, hayvanların, aşağıdaki köylerin, gelecek kuşakların su hakkı kime sorularak veriliyor? Binlerce yıldır yörede yaşayan canlılar, dere yatağına bırakılacak bir avuç suyla nasıl yaşacaklar? Evet, soruyoruz; kim, neden, nasıl, niçin? Çünkü burası bizim vatanımız ve elbette biz soracağız… Bu haber 2595 defa okunmu?tur.
|
DOST SİTELER...
ÖNEMLİ LİNKLER...
GOOGLE TERCÜME |