Likya Haber Gazetesi, Kalkan, Kaş Antalya Haberler
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

EN ÇOK OKUNANLAR

HABER ARA


Gelişmiş Arama

BU GÜNÜN MANŞETLERİ...

manşetler

SON DAKİKA HABERLERİ....

EKŞİ SÖZLÜK...






CANLI TV İZLE...

YAKINDA...

ÖZELLEŞTİRMELERE HAYIR!

ALEXA

Alexa Certified Traffic Ranking for www.likyahaber.net

SİTEYE GELENLER

free counters

ÇEVRİMİÇİ

PAZARLAMA TAKTİKLERİ

Mehmet POLAT

17 Aralık 2012, 11:41

Mehmet POLAT

Bilindiği üzere pazarlama bir satış yöntemi. Malı müşterinin gelip almasını beklemek yerine, satışı müşteri olabilecek birinin ayağına giderek gerçekleştirmek demek. Taşıt, konut gibi pahalı eşyalardan makyaj setlerine kadar her şey adrese götürülüyor, özellikleri ve ödeme koşulları ayrıntılı olarak anlatılıyor, istemesek bile satın almamız için çaba gösteriliyor. Dolayısıyla müşteri olmayan ama müşteri olabileceği önceden tahmin edilen bir insan, yoğun ikna konuşmalarıyla satın almaya yönlendiriliyor. Anlatmak ve açıklamalar yapmak işin ağırlıklı yanını oluşturduğundan, pazarlama ile reklâmcılık genellikle birlikte yürütülüyor.
Pazarlama, reklâm, taksit, tüketici kredisi ve hatta kredi kartı gibi satışla ilgili birçok işlemin vatanı Amerika Birleşik Devletleridir. Bu tür satış yolları yaygın olarak, dünya ekonomisinin büyük bir bunalıma girdiği 1930’larda geliştirilmiştir. Ekonomik kriz yüzünden ücret, kredi, faiz, fiyat gibi ödemeler zamanında yapılamadığı için irili ufaklı sayısız işletme ardı ardına iflas etmiş ve dünya ekonomisi durumdan etkilenerek büyük bir çöküş yaşamıştır. Eskisi gibi alıcı bulamayan malların satışını arttırmak için kapı kapı dolaşmak, bu dönemde yaygınlaşmıştır. Bu yıllarda işsizlik zaten diz boyu olduğundan, küçük bir yüzde karşılığı pazarlama yapmak için her gün kilometrelerce dolaşmaya razı insan bulmak zor olmamıştır. İşte son yıllarda değişik pazarlama taktikleriyle karşı karşıya kalmamızın nedeni de, tıpkı 80 yıl önceki gibi “atlatıldı, hafifledi, teğet geçti” denilen küresel ekonomik krizin giderek derinleşmesi ve şirketlerin mallarını satmak için her tür yöntemi denemeye kalkışmalarıdır.
Krizin derinleşmesi şirketlerin hırsını arttırıyor. Birbirleriyle rekabet edebilmek ya da hiç kimseyle değilse bile kendi kendileriyle yarışarak önceki dönemden daha çok satış yapmak için daha cüretkâr, arsız, ısrarcı davranıyorlar. Hastane, otobüs şirketi, banka gibi yerlerden telefonumu istediklerinde; benim için önemli bir haber iletmek zorunda kalabilecekleri endişesiyle numaramı veriyorum. Hemen ardından telefonuma bilgisayar şirketi, benzin istasyonu gibi yerlerden mal ya da hizmetleriyle ilgili satış mesajları gelmeye başlıyor. Ülkenin öbür köşesindeki ilgimin olmadığı bir belde belediyesinden hafta sonu konserini ya da emlak vergisi ödemesinin son günü olduğunu hatırlatmak için, kandilim kutlu olsun diye mesajlar yağıp duruyor. Anlıyorum ki, zorunlu olarak telefon numaramı bıraktığım işletme benimki gibi binlerce telefon numarasını bir reklâm şirketine satmış. Onlar da elbette bir ücret karşılığı, adını duyurmak isteyen bir firma namına SMS yolluyorlar.
Geçenlerde bu tür pazarlama taktiklerinin daha gelişmiş bir biçimiyle karşılaştım. Biliyorsunuz, otobüs firmalarından bilet alırken telefon numaramızı veriyoruz. Şehirlerarası yolculukta genellikle tercih ettiğim bir otobüs firmasından arayarak adımı söylediler ve birkaç gün önce yolculuk yaptığım güzergâhı belirterek doğru olup olmadığını sordular. Doğruladım. Bunun üzerine beni kutlayarak, bir televizyon yayını firmasından yayın paketi kazandığımı söylediler. Şüphe ve sevinci bir arada hissettim. Sevinmemin nedeni, daha önce de birikmiş kredilerim nedeniyle aynı firmadan bedava bilet kazanmamdı. Şüphe duymamın nedeni ise, telefondaki ses durmadan bir şeyler anlatırken, ne kazandığımı anlayamamamdı.
Telefondaki ses televizyonda en çok neleri izlediğimi soruyordu ve bu tür sorulara yanıt vermekten hoşlanmadığım için yarım yamalak bir şeyler atıyordum. Ses, bundan kendine göre sonuçlar çıkararak; bana nasıl bir yayın paketinin uygun olacağı hakkında önerilerde bulunuyordu. Bu sırada yakındaki yayın şirketi bayisinden sistemin kurulması için geleceklerini, küçük bir kurulum ücreti alacaklarını, aylık belli bir ücret ödeyeceğimi vs. anlatıp duruyordu. Soru üzerine, biraz tereddütlü biçimde yayını kabul ettiğimi söyledim. Uygunsam hemen geleceklerdi. Olmadığımı, ertesi gün gelmelerini söyledim. Sesin kesintisiz beş dakika kadar ardı ardına anlattığı şeyleri dinlemekten yorulmuştum.
Bu tür televizyon yayını ya da değişik elektronik hizmet konuları ilgi alanım dışında durduğundan,  bilgi edinmek amacıyla hemen yeğenimi aradım. Ne de olsa “genç, bilir diye düşündüm. Ama o da benden bilgisiz çıktı. Bunun üzerine evinde benzer yayın olduğunu bildiğim bir arkadaşımı arayarak durumu anlattım. O da aynı benim gibi ikilem içinde kalarak “kazandınız” sözünün etkisiyle sevinsin mi yoksa ödenecek miktarları göz önünde tutarak kızsın mı bilemedi. O sırada işteydi ve bir yandan bürodaki arkadaşlarıyla konuşarak, diğer yandan öğrendiklerini bana aktarmaya başladı.
Anlaşıldı ki, bu bir pazarlama taktiğiydi. Benzer telefonlar çeşitli şirketlerden koltuk takımı, televizyon gibi eşyalar alan ya da benim gibi bir otobüs şirketiyle seyahat eden birçok insana gelmişti. Arkadaş, oğlunun bu konuları daha iyi bilebileceğini hatırlattı ve onunla konuştum. Evet, tahmin ettiğimiz gibi ortada kazanılmış bir şey yoktu. Kolaylık gibi gösterilen benzer uygulamaları zaten yayın şirketinin kendisi de yapıyordu. Arkadaşın oğlu eğer yayına abone olmak istiyorsam, uygun bir paket seçerek kazıklanmamaya dikkat etmemi önerdi ve “istersen ben de geleyim, birlikte seçelim” dedi. Ama kararımı vermiştim.
Ertesi gün yayın şirketinin aramasını beklemeye başladım. Öğleden sonra aradılar ve evdeysem hemen geleceklerini söylediler. Teşekkür ettim, fikrimi değiştirmiştim ve sistemin kurulmasını istemiyordum. Belki 15 dakika gibi kısa bir süre sonra telefonum yine çaldı ve ilgili otobüs firmasının merkezinden aradığını söyleyen biriyle konuşmaya başladık.
Bu kez, öncekinden farklı bir sesle konuşuyordum. Doğrusu, yapılan işe neredeyse hayranlık duymaya başlıyordum. Çünkü ses yayın paketini reddettiğimi değil, şirket yetkililerinin benimle bağlantı kuramadığını söylüyordu. İfadeyi düzelttim, bağlantı kurduğumuzu ama düşününce bana hediye edilen bir şey olmadığı için yayın sisteminin kurulmasından vazgeçtiğimi açıkladım. Ses hemen “hediye değil” diye düzeltti. “Kazandınız demediniz mi” diye sordum. Bunu inkâr etmedi. Ne kazandığımı sordum, bir açıklama yapamadı. Bunun bir yayın pazarlama girişimi olduğu düşüncesiyle önerilerini kabul etmediğimi belirttim. Ses, firmalarının çok ünlü ve güvenilir olduğunu, böyle bir pazarlamaya gereksinim duymadıklarını söyledi. “Öyleyse neden yapıyorsunuz, daha önceki gibi bedava bilet vermeniz daha uygun değil mi” diye sordum. Zaten iki gündür yayın paketini almam için ısrar ediyor olmalarının bile bir pazarlama taktiği olduğunu hatırlatarak, iyi günler dileğiyle telefonu kapattım.
Daha sonra otobüs şirketinin böyle bir yayın paketi pazarlamasıyla uğraşıp uğraşmadığını araştırmadım. Çünkü sorun bunun yapılıp yapılmaması değil, yapılabileceğiydi. Her birimiz, çeşitli mal ve hizmetler için her gün para ödeyen insanlarız.  Dolayısıyla her insan, her konuda müşteri olabilecek konumda. Yeter ki bir şirket bir insanın müşteri olmaktan kaçınamayacağı bir anı yakalasın, hemen malını satıyor. Örneğin ben ilk gün “ne güzel, bir şey kazanmışım” diye yayının kurulmasını kabul etseydim, şimdi bir yıl boyunca ayda bilmem kaç lira ödemek zorunda kalacağım bir hizmet satın almış olacaktım. “Bu kadar küçük bir miktar ödemekle herhalde yoksul düşmeyiz” diye öneriyi kabul edebilirdim. Etmeyişimin nedeni, tamamen içgüdüseldi. Çok ısrar etmişlerdi ve bundan hoşlanmamıştım. Çünkü ısrar, para ödeme makinesi gibi görüldüğümü hissettirmişti. Şimdi o otobüs firmasıyla yolculuk etme alışkanlığımı da değiştirmek istiyorum…

Bu haber 1853 defa okunmu?tur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
********FARKIN NE****************23 Şubat 2014

HAVA DURUMU

Detaylı bilgi için resmin üzerine tıklayın.

ANKET

sence; KALAMAR TAVA MI MEZE Mİ?






Tüm Anketler

GOOGLE TERCÜME



Copyright © 2005-2012 www.likyahaber.net Tüm hakları acaip bir şekilde saklanmıştır. Kopye eden fena olur!... demedi demeyin... editör-özer yılmaz/elk.mühendisi-yıldız teknik üniv. POSTA ADRESİMİZ; haber@likyahaber.net
RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Altyapy: MyDesign Haber Sistemi

elektronik sigara