| |||||||||||||||
EN ÇOK OKUNANLARSON YORUMLANANLARHABER ARASON DAKİKA HABERLERİ....EKŞİ SÖZLÜK...CANLI TV İZLE...YAKINDA... |
ELEKTRİK ÇARPMAYA DEVAM EDİYOR11 Ekim 2011, 13:45 Şeker Bayramı öncesi şekere zam yapar gibi kış gelirken elektriğe zam yapmak adet haline geldi. Ekim Ayı itibariyle elektriğe konutlarda yüzde 9.58 zam yapıldı. Elektrik Mühendisleri Odasının (EMO) hesabına göre bu zamla birlikte son 4 yılda elektriğe toplam yüzde 88.80 oranında zam yapılmış oldu. İşçi, memur, esnaf, çiftçi, emekli gelirlerinde son 4 yılda bu oranda bir artış oldu mu? Elektriğe zammın gerekçesi olarak döviz kurlarının yükselmesi ve bunun doğal gaz fiyatlarını arttırması gösteriliyor. Çünkü ülke ekonomisi petrol ve doğal gaz üzerinden enerjide yüzde 70 oranında dışa bağımlı. Öyleyse ne yapalım? Önce nükleer santral, ardından hidroelektrik santral, sonra kömür santrali, yetmezse rüzgâr, güneş enerjisi, jeotermal… Bunları yaparsak, dışarıdan daha az petrol ve doğal gaz alır, enerjide dışa bağımlılıktan kurtuluruz. Kurtulur muyuz acaba? Eğer enerjide bu kadar çok dışa bağımlıysak niye durmadan “duble yol” yapıyoruz da demiryolu ve toplu taşımayı desteklemiyoruz? Neden toplu konutlarda ortak ısınma sistemleri kurmayı zorunlu hale getirmiyoruz? Neden hala ülkemizde dünyanın en çok elektrik kullanılan yöntemi olan hurda demirleri elektrik arkıyla eritme yoluyla çelik üretiyoruz? Neden sanayide, kentleşmede, ticarette vs. enerji tasarrufuna yönelik araştırmaları desteklemiyoruz? Ve en basiti, neden tasarruflu ampul kullanımını her yere yaygınlaştırmıyoruz? Örneğin kamu kurumlarında her odada bir klima olması zorunlu mudur, topluca ısınma ve serinlemeyi merkezi bir havalandırma sistemiyle karşılamak daha ucuz değil midir? Bu tür soruları çoğaltmamız gerekiyor, siz de birkaç tane ekleyebilirseniz iyi olur. Çünkü yöneticilerimiz bir karar aldığında, artık üstüne söz söylenemeyeceğini sanıyoruz. Eğer padişah buyruğu gibi yukarıdan gelen bu tür kararların günlük yaşamımızda ne kadar geçerli olduğunu somut örnekler üzerinden sorgularsak, bu işleyişin nerelerde su kaçırdığını, hangi dönemeçlerde hava yaptığını anlarız. Böylece delikleri kapayarak, havasını alarak yaşamımız kolaylaştırmamız mümkün olur. Kısa zaman önce kamuya ait elektrik dağıtım şirketleri büyük törenlerle özelleştirildi. Enerjiyle ya da elektrikle alakası olmayan ama otomobilden kurabiye yapımına kadar kâr edilecek bir iş olursa balıklama dalmaktan geri durmayan kimi büyük firmalar bu özelleştirme ihalelerini kazandı. Özelleştirmeleri şiddetle savunanlar hem böylece daha ucuz ve kaliteli elektrik satılacağını öne sürüyor, hem de devletin kasasına para girdi diye seviniyorlardı. (Bu da tuhaf bir durum, özelleştirme yanlıları sanki devlet ya da kamu çok umurlarındaymış gibi, bir kamu kurumu satıldığında “devletin cebine para giriyor” diye seviniyorlar…) Ama sonucunu görüyoruz işte, elektrik ucuzlamıyor. Ayrıca kaliteli elektrik de üretilmiyor. Kırsal kesime gidin, elektriğin ne kadar düzensiz olduğunu görürsünüz. Voltaj düşer, iki de bir kesilir… Son zam yalnızca elektrik fiyatlarını yükseltmekle kalmadı, yeni bazı düzenlemeler de getirdi. EMO zamla ilgili açıklamasında durumu şöyle izah ediyor: Bugüne kadar kamu yararına çalıştıkları için ucuz elektrik verilen birçok resmi kurumun elektrik tarifelerine, konut fiyatlarının iki katı oranda, yani yüzde 18.92 zam yapıldı. Bunlar arasında resmi okul, yurt, kurs, sağlık kuruluşu, spor tesisi, müzelerin yanı sıra; dernek, hayır kurumları, vakıflar gibi kuruluşlar da var. Ayrıca belediyelerin içme suyu tesislerindeki elektrik de artık ucuz tarifeden olmayacağı için, bu zammın bir etkisi de su fiyatlarını arttırmak olacak. Bunlardan başka kalkınmada öncelikli illerdeki konut elektriği ucuz tarifedendi, bundan sonra bu da kalktı ve bizlerle aynı fiyattan elektrik ödeyecek. Tarımsal sulama, balık çiftlikleri, kümes hayvanı çiftlikleri de elektrik indiriminden yararlanamayacaklar. EMO bir konuya daha dikkat çekiyor: Sokak aydınlatmasına ev elektriğinden biraz daha fazla zam yapılmış. Ama önemli olan bu değil, aydınlatma parasının yurttaşlardan iki kez alınıyor oluşu. Bilindiği üzere elektrik faturalarıyla birlikte yüzde 5 Belediye Tüketim Vergisi ödüyoruz. Bu para, sokak aydınlatma bedeli olarak elektrik dağıtım şirketlerine aktarılıyor. Ama belediyelerin mali durumu pek parlak olmadığından, elektrik dağıtımının özelleştirilmesi sırasında şirketlerin bir talebi olmuş ve sokak aydınlatma paralarını Hazine’den almak istemişler. Tabi hükümetimiz de özel şirketlerin bu isteğini geri çevirmeyerek, şimdi sokak aydınlatma bedellerini Hazine’den ödüyormuş. Bu Muhteşem Süleyman’ın hazinesi değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Hazinesi. Devlet bizden topladığı vergileri biriktiriyor ve her türlü ödemeyi bu paralarla yapıyor. Dolayısıyla hazine bizim hazinemiz oluyor. Sonuç olarak vergilerimizin bir bölümü, özel elektrik dağıtım şirketlerine sokak aydınlatma bedeli olarak gidiyor. Ama aynı aydınlatma bedeli için elektrik faturalarıyla birlikte de başka bir vergi ödüyoruz. Böylece sokakları aydınlatmak için biz yurttaşlardan iki kez vergi alınmış oluyor. Elektrik Mühendisleri Odası böyle diyor… Özelleştirme, piyasa ekonomisi, dışa bağımlılık derken; elektrik durmadan bizi çarpıyor… Bu haber 2440 defa okunmu?tur.
|
DOST SİTELER...
ÖNEMLİ LİNKLER...
GOOGLE TERCÜME |