| |||||||||||||||
EN ÇOK OKUNANLARSON YORUMLANANLARHABER ARASON DAKİKA HABERLERİ....EKŞİ SÖZLÜK...CANLI TV İZLE...YAKINDA... |
Sistem ve Kadın31 Ocak 2012, 03:58 Sistem ve Kadın Eşit ve özgür bir dünya için mücadele ederken, karşılaştığımız zorluklar, kendi iç engellerimiz ve kapitalizmin yaşamımızla birlikte esaret altına aldığı ümitlerimiz ve düşüncelerimizle çoğu zaman yıpranırız. Kurmak istediğimiz dünya için yürüdüğümüz yol düz bir asfalt değildir; bunun bir ucu hapishaneler, devlet baskısı, toplumsal baskı ya da dışlanmışlık ise diğer ucu da bireyci ve çıkarcı bir sistem olan kapitalizmin doğduğumuz andan itibaren bize verdiği şekilden kurtulmanın yani sosyalizmin 'insan gibi insan' olan bireyine dönüşmenin, kendimizle verdiğimiz kavganın zorluklarıdır. Bu sistem bizleri sadece iliklerimize kadar sömürmüyor, insanlık onurumuzla oynamakla yetinmiyor artık! Yüzümüze baka baka bizle dalga geçiyor, insanlıktan çıkışımızı izliyor. Buna dur demenin vaktidir artık! Yaşamlarımızla beraber el koydukları emeğimize ve onurumuza sahip çıkmanın zamanıdır! ACILARIMIZLA DALGA GEÇEN İNSAN MÜSVEDDELERİNİN KARŞISINA TEK TEK DEĞİL DE HEP BERABER ÇIKTIĞIMIZDA KAZANACAĞIZ! BAŞKA YOLU YOK! Kadınların durumu ise daha vahimdir çünkü onlar erkeklere nazaran iki kat daha fazla sömürülürler. Cinsel kimliklerini aşıp insan yönü ile yaşamaları özellikle ülkemizde agır yetenek gereken bir iştir. Kadın, çizilen sınırların dışına çıktığı anda sistem karşıtı haline gelir ve bunun karşılığını da, devletin yazılı olmayan, içselleştirilmiş uygulamaları ile alır! Kadının bir birey olduğunu, insan olduğunu ve toplumun yarısı olduğunu kanıtlayacak, anlatacak ve kabullendirecek olan öncelikle bizlerin tutumudur. Kapitalist sistem aslında çalışan her kesimi yok etmeye çalışırken, kadınlar üzerinde daha fazla baskı uygulamaktadır. Bu nedenle, öncelikle hayatın her alanında kendimizin farkına varmalıyız. İnsanca bir yaşama, ancak sınıfsal savaşım verirsek ulaşabiliriz. Bu nedenle önce emeğimize ve insanlık onurumuza sahip çıkmalı ve bir sınıf bilinci ile mücadele etmeliyiz. Kadınların hergün kocası, babası, sevgilisi tarafından dövüldüğü, katledildiği, en iyi haliyle belli bir yaşa kadar babanın sonra da kocanın esaretine girerek hayatını dört duvar arasında hapis yaşadığı ya da çalışsa bile her zaman daha yoğun bir sömürü ve düşük ücretle çalıştığı ve kriz anında işten ilk çıkarılan olduğu bu sistemde, sömürünün olmadığı ve insanların eşit olduğu bir dünyayı nasıl resmederdik kafamızda? Bu dünyada kadının yeri nasıl olurdu? O zaman da kadın cinayetleri haber bültenlerinin konusu olur muydu, ya da çocuğun bakımından sadece kadın mı sorumlu görülürdü? Hangimiz bu sorulara cevap verebiliriz ki… Hayallerimizin böylesine daraltıldığı, kadınların bile kafasında hep ezilmenin, sömürülmenin, mağdur olan olmanın normalleştiği bu sistemde, bunları hayal etmek bile bu kadar zorken gerçekleştirmek elbette kolay değildir. Kadının terkedişi bile ezik, erkeğin terk edişi mağrurdur çünkü. Yüzyılların verdiği alışkanlıklar, kapitalist toplumun kadını ve erkeğiyle ikinci bir deri gibi bütünleşmiştir. Kapitalist toplumun tüm ilişkilerinin kökeninde karşılıklı çıkarlar vardır. Çünkü kapitalist toplumun insanı bireycidir, bencildir, geleceği belirsizdir ve gelecek ona korku verir. Sömüren sınıfın kadın ve erkekleri arasında iyice yozlaşmış ve karşılıklı çıkarların ve paranın egemenliği altına girmiş kadın- erkek ilişkileri, emekçi kadın ve erkekler arasında da farklı türden bir eşitsizlik üretir sürekli olarak. Varlığını sömürü üzerine inşa eden kapitalizm, toplumdaki her bireyin, her sınıfın, her cinsin birbiri üzerinde sömürüsünü koşullayarak kendi egemenliğini sürekli olarak yeniden üretir. Tüm bir toplum ekonomik ve sosyal alandaki sömürü üzerine kurulmuştur ve hiç kimse bu ilişkiler ağının dışında değildir. Bu sömürü koşulları ortadan kalkmadığı sürece, ne kadın ezilen cins olmaktan kurtulabilir ne de sınıfsız toplumun yeni insanı yaratılabilir. Bilinci gerçekliği görecek kadar açık olan kadın-erkek dostlara selam olsun…. Gürbüz Deniz-KALKAN Güneşle yıkanan serçe yüreğimiz, Nasıl kırar kendi kanatlarını Bu karanlık günler içinde Susmayı bir türlü bilemiyoruz Çalıp kapıları birer birer Bir fincan aydınlık istiyoruz ADNAN YÜCEL Bu haber 7240 defa okunmu?tur.
|
DOST SİTELER...
ÖNEMLİ LİNKLER...
GOOGLE TERCÜME |