31 Mart 2012 Cumartesi günü yayınlanan Ulusal Gazetelerde bir haber ilgimi çekti. Geçen hafta içinde Güney Kore’nin Seul kentinde yapılan 2. Nükleer Güvenlik Toplantısına katılan ve orada Başbakanımız Sayın Tayyip Erdoğan’la da görüşen ABD. Başkanı Sayın Obama ülkesine döndükten sonra katıldığı bir resepsiyonda ikram edilen baklavayı çok beğenmiş. Yunanlı komşularımızın 1821’de Girit Adasında bağımsızlık mücadelesi başlatmasının 191. yıldönümü dolayısıyla Beyaz Saray’da düzenlenen ‘Yunan Gecesi’nde verilen yemeğe 300 davetli katılmış. Newyork’un ünlü lokantalarından birisi olan ve bir Yunanlının işlettiği lokantanın hazırladığı menüde ıspanaklı börek, musakka, etli yaprak sarma, Yunan salatası ve baklava bulunuyormuş. Yemek sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Obama,”Ispanaklı börek ile baklavaya bayıldım” demiş.

“Eeee... Buraya kadar her şey normal ve denecek bir şey yok” diyenler mutlaka çoğunluktadır. Bu haber bana bir anımı hatırlattı. Okurlarla burada paylaşmak istiyorum.

Bir seyahat acentesinin rehber olarak bana verdiği bir ‘Mavi Tur’da yattaki Amerikalı turistlerimle on günde Marmaris-Antalya arasında seyir ve demirleme yaptığımız yerler arasında Antalya-Kaş’a sadece bir mil mesafedeki ‘Meis’ (Kastelorizon) adası da vardı. Kıyıya yanaşıp demir attığımızda kordondaki lokantanın elemanları hemen halatımızı babalara bağlayıp bizden akşam yemeği için rezervasyon aldılar. Önce adayı gezip dolaştık. Akşam yemeğe oturup balığımızı yedikten sonra tatlı olarak baklava önerdiler. Baklavayı yedikten sonra diğerlerine göre daha yaşlı olan bir Amerikalı bana dönerek, “Erol, bu baklavayı ben Türklerin iyi yaptığını bilirim. Sen ne diyorsun? Baklava Türklerin mi, yoksa Yunanlıların mı” deyince, tebessüm ederek yanıtım “Birçok turist bana bunu sorar. İki komşu ülkenin yemekleri, bazı gelenek ve göreneklerinde olduğu gibi birbirine çok benzer. Ancak, herkesin damak tadı başkadır. Bunu test için yarın Kaş’ta akşam yemeği yiyeceğiz. Orada da balık sonrası baklava yer hangisinin daha iyi olduğuna siz karar verirsiniz” dedim. Bu yanıtımı çok beğendiler. Hatta içlerinden bir bayan “doğrusunu söylemek gerekirse Erol’un yanıtı çok diplomatçaydı” oldu. Ertesi akşam Kaş’ın yat limanına girince rezervasyon için önceden bildiğim Kaş’ın ünlü balık restoranlarından birisine gittim. İşletmecisiyle görüşüp baklavanın hikâyesini kendisine anlattım. “Erol Ağabey, biz baklavayı İki üç günde bir Gazi Antep’ten uçakla Antalya’ya kargoyla getirtir, aldırırız. Daha bugün geldi. Sen hiç merak etme’ dedi. Rahatladım tabii... Akşam balığı eti yedik. Sıra baklavaya geldi. Taptaze, mis gibi tereyağı kokan, Antep fıstıklı baklavalar servis edildi. Daha ilk parçayı ağzına atan ve bana Meis Adasında soru yönelten Amerikalı adeta kükredi.

“Erol, baklava Türklerin, gönlün rahat olsun” dedi. Diğer arkadaşlarından içlerinde şeker hastası olanlar bile bu methiye karşısında koca bir dilimi ağzına atmaktan kendilerini alamayıp hep birlikte beni ve baklavayı alkışladılar. “Baklava alkışlanır mı” demeyin. Aynen öyle oldu. Üstüne birer az şekerli de Türk kahvesi içtiler. O an sanki onlardan ve benden mutlu kimse yoktu dünyada...

Baklava şark tatlısıdır. Yunanlılara da Anadolu’dan geçmiştir. Yapımı zahmetli olup zaman ister. Avrupa ve diğer kıtalara da Türklerden geçmiştir. Baklavayı en iyi yapanlar Gaziantep ve Urfa’dadır. Bu beceri ve gelenek babadan oğla geçmiş ve geçmektedir. İlgililere önerim şu olacaktır. Türkiye Büyükelçiliği tarafından bir milli kutlama günümüz dolayısıyla Amerika’da Sayın Obama’nın da bulunacağı bir yemekte ünlü Türk yemekleri ve Türk Baklavası menüde mutlaka bulunmalıdır. Bunun bugünün iletişim kolaylığıyla mutlaka yapıldığını biliyor olsam da dünya basınında yer almasının bir tanıtım fırsat ve değerlendirmesi olacağına kesinlikle inanırım. Bunu 1975 yılında Belçika- Brüksel’deki NATO Karargâhında düzenlediğimiz Türk Gecesinde yapmıştık. 

Baklava konusunda bazı kaynaklardan aldığım bilgilere de burada kısaca yer veriyorum.

Baklavanın tarihi Asurlar'a kadar uzanır. Baklava dünyanın çeşitli ulusları tarafından çok sevildi ve değişik şekillerde yapıldı. Bir Kaynakta baklavayı ilk yapanların Süryani oldukları ancak Süryanilerin bunu Türkler'den mi öğrendikleri yoksa kendilerine ait bir tatlı mı olduğunun belli olmadığıdır. Birçok tarihçiye göre iki yufka arasına malzeme koyup, ateşte kızartılan yemekler (börekler) Türk yemekleridir. Baklava'da bu tanıma uymaktadır.