Son günlerde adı Nedim Saban ile yaşadığı polemikle gündeme gelen Levent Kazak'ın 'Cam' adlı oyunu tiyatro sahnesinde... Kazak, yazdığı oyunla kadın-erkek dünyasını yakın markaja alıyor. Gerçek hislerin matrak bir dille yansıtıldığı oyunun detaylarını Levent Kazak'tan öğreniyoruz.
■ Oyunun yazarlarıyla genellikle konuşulmaz; söz yönetmendedir. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bu piyasada bir söz vardır: "En iyi yazar, ölü yazardır." Müdahale eden yok, oyunu istediğin gibi evirip çevirebilirsin. Ama yazar yaşayınca, bir de provalara geliyorsa sıkıntı olur.
■ Siz yönetmene sıkıntı yarattınız mı?
Sıkıntı olmaması için kendimi sıktım sıktım; sıkıntıdan sıkıldım, ama provalara gitmedim. Şimdi asıl olay şu: Oyun bir kadın oyunu, kadın dünyasının derinliklerine inen bir oyun. Kadın oyunlarını erkeklerin yazması sakil duruyor; tam tersi de. Ama yönetmenimiz bir kadın; Laçin Ceylan. Oyun ona emanet. Tuhaf olan şu: Hadi ben gitmedim, ama onlar da hiç çağırmadı.
■ Oyunda canınızı sıkan değişiklikler olmuş mu peki?
Doğal olarak bir sürü itirazım var. Ama ben işi bıraktım. Ve çıkan sonucu çok beğendim. Bütün oyuncular doğaçlama yaparak bir üslup kattılar. Yönetmen de bir süzgeç görevi görerek ortaya güzel bir iş çıkardı.
■ Oyunda sizin hayatınızdan kesitler var mı, size dair bir şeyler görecek miyiz?
Kaş, Kekova'da evim var, oraya gider gelirim. Kaş, kızımla uğrak noktamızdır. Artık 13 yaşında, dalışa meraklı olduğundan Kaş'ta ortalıkta görünmeye başladık. Oyun için de mekân bulmam lazımdı; ben isim konusunda çok sorunluyumdur; bildik mekân seçtim. Aksi halde oyun benimle hiç ilgili değil.
■ Siz sadece yazı masasında olmayı tercih ediyorsunuz sanırım...
Aslında bu oyunu kendim oynamak için yazdım ama sonra vakit bulamadım. Yener karakterini oynamak istiyordum. Ama artık kendi oynayacağım başka bir şey yazarım. 'Heberler' ekibiyle bir politik kabare yapmayı planlıyoruz.
■ 'Heberler' programı sahnede olacak yani?
Açıkçası, tam olarak öyle değil, başka bir şey... İnternetin de içinde olduğu, izleyiciyle birlikte interaktif bir oyun çıkaracağız. Ekip olarak ezberletilmiş muhalif bir bakış açısının dışında bir şeyler yapacağız.
'NEDİM SABAN İŞİN DOZUNU KAÇIRDI'
■ Nedim Saban'la aranız ne durumda? En son mahkemeye verecekti sizi...
Karşılaşmadık henüz, ama karşılaşırsak hoş olmayacak tabii. Geçen gün Profilo'da oynarken o da oralarda geziyormuş. Ben görmedim, söylediler. İşin dozunu kaçırdı, sonradan toparlamaya çalıştı; öyleydi böyleydi diye. Sonra baktım, o oyuncular seslerini çıkarmadılar, bana ne oluyorsa! Sağda solda mahkemeye vereceğini söylüyormuş. Oradan alacağı parayı tiyatroya yatıracağını söyleyip, aptal aptal konuşuyor. Versin, konuyu yine konuşuruz.
■ Nedim Saban, Onur Bayraktar öldüğü halde tiyatro oyununu sergilemesiyle ilgili olarak "Şov devam etmeli" diyor...
O işin aslı şu, eskiden tiyatrodan geçiniyorduk. Haftada sekiz oyun oynuyorduk. Hepimiz evlerimizin kiralarını bu oyunlardan kazandığımız paralarla veriyorduk. Oradan kazandığımız paralarla çocuklarımızı büyütüyorduk. Öyle bir düzen içinde dikkat etmek zorundasın. Bugün, "Oyun oynamayalım" diye bir şey asla yok. Üstelik bu Nedim Saban konusunda delirdiğim şey, oyuncunun annesi ölmüyor ki, oyuncunun kendisi ölüyor.