Likya Haber Gazetesi, Kalkan, Kaş Antalya Haberler
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

EN ÇOK OKUNANLAR

HABER ARA


Gelişmiş Arama

BU GÜNÜN MANŞETLERİ...

manşetler

SON DAKİKA HABERLERİ....

EKŞİ SÖZLÜK...






CANLI TV İZLE...

YAKINDA...

ÖZELLEŞTİRMELERE HAYIR!

ALEXA

Alexa Certified Traffic Ranking for www.likyahaber.net

SİTEYE GELENLER

free counters

ÇEVRİMİÇİ

FRENİ PATLAMIŞ BİR KAMYON GİBİ YAŞAMAK...

Özer YILMAZ

16 Eylül 2009, 05:57

Özer YILMAZ

FRENİ PATLAMIŞ BİR KAMYON GİBİ YAŞAMAK…

Dünya nimetlerine ehemniyet vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbirşeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün degildir... Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa;
            - Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem, der.
Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir;
            - Ben çekilirim...!

            Elininizde bulunan bu sayı öncesindeki gazetemiz manşetine taşıdığımız “arıtmayı çürüttüller..” haberimiz Şalvarlı dışında bir çok bilim, devlet adamı ve halkın dikkatini çekti, soruna “Nasıl olurda duyarsız kalınır!..” “Yazıklar olsun!..” diyorlardı. Şalvarlı, kekeme lafların iki kelimesiyle bir açıklama yapıp geçiştirmeye çalışıyor. Diyor ki; “yanlış yere yapıldı..”, devam ediyor ; “Elektriğin olmadığı yere ampül bağlamaktır…”. Bir mühendis de olan ben, “Elektrik sorunları var…, yeri yanlış…“ diye hedef şaşırtıp, abestle de iştigal edenlere ne desem az..! El  insaf…!

Eyyy okur!… Mağrur zenginlikleri ve bilgisizliklerinin karşısında, Diyojen gibi kenara mı çekilsek acaba?!

Türkiye' deki en büyük işkencelerden biri de "abuk-sabuk" laf dinlemek mecburiyeti.
“Evet freni patlamış kamyon gibi yaşamanın hiç anlamı yok. Ayağımızı gazdan yavaş yavaş çekelim ve biraz mola verip ruhumuzun da bize yetişmesini bekleyelim artık. Aceleye ne gerek var?” Bakın turizm de de vahim “bir son” yaşanmıyor mu artık!.. Hani siz memleketinizi çok severdiniz! Eminim ki, 09.05.2004 günü saat 15.00 sıralarında Kalkan esnaflarından, Refik SARAÇOĞLU’nun kiracı olarak çalıştırdığı, hediyelik eşya satışı yaptığı dükkanında ödeyemediği borcu yüzünden kendini tavana asarak intihar ettmesi gibi; bu da sizin canınızı hiç mi hiç acıtmayacaktır!..

“Çocuğumuz düşüp kafasını masaya çarpınca, biz hemen masayı döveriz, “eh masa

ehhhh sen niye orada duruyorsun…” diye. Masa orada durmasa çocuk kafasını

çarpmayacak sanır ve büyüdükçe yaptığı her hatayı yükleyecek bir şey mutlaka buluruz...    

Mesela,

Bizim Balkan Harbi’nden kalma, dandik vagonlara 160 kilometre hız yaptırdılar.
Pamukova’nın ilk virajında sizlere ömür...
Kimin üstüne kaldı?
MAKİNİST'İN.

Mersin'de Bayrağımız yakıldı, yırtıldı. Askere taş attılar, panzere molotof...
Memleket ayağa kalktı.
Kimin yüzündenmiş?
İKİ VELET!...”   “Gelene geçene ayran tost falan satan, kendi halinde sakin bir kasabaydı,

Susurluk... İçişleri Bakanligi, MIT, Jitem, generaller, özel tim polisleri, kumarhaneciler,

bakanlar, milletvekilleri, işadamları... 

Bin kişi falan yargılandı.
Her şey kimin başının altından çıkmış?
YEŞİL’İN. KİM CEZAEVİNE GİRDİ; KAMYON ŞOFÖRÜ HASAN.       

Deprem oldu...  7 vilayette 50 bin kişi öldü. Binlerce bina yıkıldı, on binleri ağır hasarlı.
Hepsinin sorumlusu olarak kimi kulağından tutup hapse tıktık?
VELİ GÖÇER'İ.
Edirne'de bebeler şakır şakır öldü...  Hiç utanmadan bisküvi kolilerine koyup, gömdüler.

"Araştırdık, ihmal yok" dediler.
Peki neden öldü bu yavrular?
KLİMA'DAN...
Dikkat isterim, klimacı bile değil, KLİMA. Rakıdan öldük.
O gün ile bu gün arasında ne değişti?
KAPAĞIN RENGİ...
Sanal "sorumlumuz" bile var...
Yollarda her gün 20 insanımız heba oluyor.
TRAFİK CANAVARI’ NDAN...
Dolar patlarsa?
ENFLASYON CANAVARI’NDAN...
Hatta "sorumlu olmayan sorumlumuz" da var...
Milli takım oynayıp yeniliyor.
Suçlusu kim?
Takıma alınmayan Hakan...
Domatesleri Ruslara kakalayamıyoruz...
SİNEKTEN...
Deli dana geliyor.
İNEKTEN...
Evleri su basıyor.
YAĞMURDAN.

Ormanlar yanıyor.
SİGARADAN.
Gemi batıyor.
DALGADAN.
İyi de kardeşim, uçak neden düşüyor?
RAHMETLİ PİLOTTAN...
Peki bu şartlarda hayatta kalmayı nasıl başarıyoruz?
ALLAH'TAN…!”                                                   

Pekiy bu satırların yazarı, ömrünün ikinci yarısı olan kırkında da halen neden “Hayır Başka Bir

Yaşam Mümkün!...” diyor.. Cevap uzun ve acıklı…

Likya Haber yine yaptı yapacağını…; Bu sayımızda iki gazete birden 16 sayfa çıktık.Yayın kurulu toplantılarımızda; öneri ilk ortaya atıldığında, öneri sahibine “nasıl dolduracaksınız, siz çılgınsınız..” denilmişti. Baskı gününde bu sayfaların bile yetemediğini görünce kendimize bizde şaştık.Tabii reklamda girivermişti sayfalarımıza.Bazı arkadaşlarımız “reklam cakamızı bozdu.., artık reklam başvurularını geri çevirmeliyiz..” desede bir müddet “sınırlı sayıda ve seçkin reklamlarla” gökkuşağı renklerinde cıvıl cıvıl olarak yayınlanma  isteğimiz çoğunlukta.

Bilimle çevresel duyarlılığın kesiştiği noktadan yaşama bakmanın ve bu bakışı meslek olarak ama amötörce üstlenmenin dinmeyen heyecanıyla seslenmek ve sizlerin sesi olmak istediğimiz bu gazetenin eylül sayısı dağıtıldıktan hemen sonra, gazeteye tehdit telefonları gelmeye, çalışanlarımıza göz dağı verilmeye çalışıldı. Bu tür ve bu kişilere en güzel yanıtları gazetemizin sütunları sırasıyla ve birer birer verecek!.. Bu şehrin geleceğini karartanların PEŞLERİNİ BIRAKMAYACAĞIZ!

Likya Haber sadece varlığıyla bile, sırasıyla iki kuruşa satın alınan yerel medya içi

dejenerasyona başlı başına bir tehdit. Hayır başka bir yaşam var.. Hayır başka bir teke

yarımadası mümkün dediği için bir tehdit. Özgür ve bağımsız bir gazeteciliği yapmaya

çalıştığı için bir tehdit. Yerelimizde örgütlenme özgürlüğünün önüne ket vurmak şöyle dursun,

bunu açıkça desteklediğini duyurduğu için bir tehdit. “Haberciliğe karşı ve yazarların fikirlerine

karşı hiç bir kısıtlama ve manipülasyon girişimine tevessül etmeden de gazete çıkarılabileceğini

göstermesi açısından bir tehdit.” Daha bir çok tehdit unsuru sayılabilir.Bakılacak değil okunacak

gazete olma heyacanımız hep dorukta olacak.

Bir çok arkadaşım; “çok sloganvarisin..” diyor bana… Madem ki adım çıkmış, yazımın sonlarında haykırılmadan da olmaz ki..; “Biliriz ki bir çiçekle bahar gelmez… Ama inanırız ki tek bir çiçek bile baharın müjdecisidir…!” Haberlerimizde görüleceği üzere kötü biten bir turizm sezonu sonunda “Sonbahar yaklaşıyor…”

İzmirli bir grup kadın, ABD Başkanı Katil George Bush'a Noel mesajı gönderip; " Irak'ta işkence edilen, öldürülen insanların ve ölüme gönderilen Amerikalı gençlerin ailelerininki kadar mutlu bir noel.." dilemişlerdi...

Her biri, tek bir çiçek gibi baharların müjdecisi olan Gazete çalışanlarımız adına; Tüm okurlarımızın, Cumhuriyet ve Şeker bayramları kutlu olsun.

Bizi büyük bir enerjiyle desteklemeye devam eden tüm dostlarımıza teşekkür ediyoruz...

EDİTÖR.

 

Bu haber 2828 defa okunmu?tur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
********FARKIN NE****************23 Şubat 2014

HAVA DURUMU

Detaylı bilgi için resmin üzerine tıklayın.

ANKET

sence; KALAMAR TAVA MI MEZE Mİ?






Tüm Anketler

GOOGLE TERCÜME



Copyright © 2005-2012 www.likyahaber.net Tüm hakları acaip bir şekilde saklanmıştır. Kopye eden fena olur!... demedi demeyin... editör-özer yılmaz/elk.mühendisi-yıldız teknik üniv. POSTA ADRESİMİZ; haber@likyahaber.net
RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Altyapy: MyDesign Haber Sistemi

elektronik sigara