Ezberciliğe son vermeden, bir Müslüman toplumun çağdaş uygarlığı yakalaması, aklın egemenliğini tanıyıp, kabul etmesi ve çağdaş bilim ve teknolojik gelişmelere ayak uydurması mümkün olsaydı, bugünün İslam dünyasındaki gerilik, cehalet de yoksulluktan despotizmden söz edilemezdi. İslam i ezberciliğin bir başka sakat görüş ve anlayışını da işaret etmeliyiz ki, oda çağdaş uygarlığın yaratıcı ve banisi olarak Hıristiyan dünyasının görülmesidir. Oysa, çağdaş uygarlığın mayasında, antik çağlardan itibaren bugüne kadar yaşamış olan bütün toplumların aklı, alın teri ve emeğinin ışıltıları vardır. Uygarlıklar yalnızca bir kişi bir kişi bir nesil, bir toplumun hatta bir dinin ürünü asla değildir. Her uygarlığın kuruluş ve gelişiminde başta peygamberler olmak üzere, gelmiş geçmiş yüz binlerce bilge kişinin sanat ve düşün insanın ortak katkısı vardır. Uygarlılar hı (!) diyince doğmamıştır. Bu nedenle çağdaş uygarlık bütün toplumların ve ulusların ortak ürünü ve de ortak malıdır. Gelişmiş, çağdaş bir uygarlığı kendisinden önceki uygarlıklardan soyutlayarak irdelemek, o uygarlığa yapılacak en ağır saldırganlık olarak algılanmalıdır. Çağdaş uygarlığa karşı, hasmane davranmak en azından ilkellik ve cehalettir. Her yeniliği, güzelliklere ve değişime karşı durmak “Neyleyim ben güzeli, güzel benim olmayınca.” demekte yobazlık ve ilkelliğin daniskasıdır. Ayrıca, Müslüman a Müslümanlık taslamak çok ayıptır. Erkekleri kadınlardan ayıran tek unsur sakal ve bıyıklarıdır, kadın içinde erkek içinde saçsızlık yani kellik kolayca kabule şayan değildir. İnsan sacı, insan kafasının güzellik simgesidir. Ayrıca başı dış etkenlerden koruma özelliği vardır. Sac, her iki cinsin güzelliğini tamamlayan bir objedir. Bu güzellik objesinin sağlığını korumak dış etkenlerin taktirine bırakmamak kaygısıyla erkeklerin şapka ve kadınların baş örtüsü kullanmaları doğaldır. Ancak kapalı alanlarda devlet dairelerinde okulların sınıflarında misafirliklerde, tiyatro, sinema v.s alanlarda şapkaya veya türban gibi gereksinim yoktur. Allah’ın kullarına armağan ettiği güzellikleri, yine Allah’ın kulların haram saymak sadece, tekke ve Mekke kültürünün işidir. kadın eli sıkmanın veya öpmeni bir başka kültürü de haram sayıldığı görülmemiştir. Bu bir yasaklama çeşididir. Burada bir başka çelişkiye işaret koymalıdır. Hem cennet annelerin ayağı altındadır, ama saygı gereği,o annenin elini öpmeyecek veya sıkmayacaksın, bu akıl işi olacak şey değildir. Atalarımız kel başa şimşir tarak gerekmez demişlerdir. Tekke ve Mekke kültürünün Kadın sacına ve kadın haklarına bakışı, bu özdeyişe uymaktadır. Bu kültür Müslüman kadınını önce camiden kovalamış sonra toplumsal hayatın dışına iterek kafes arkasına kara çarşafla kapatmıştır. Yine aynı kültür kadını saçı uzun aklı kısa görüşüne yüz yıllarca tutsak kılmış ve aşağılaşmıştır. Atatürk Cumhuriyeti Türk kadının saçını kısaltarak, aklını uzatmayı başarmış ona duyduğu saygının gereği onu Türk erkeğinin öğretmeni, profesörü, doktoru, yargıcı, avukatı, pilotu milletvekili, bakanı, Başbakanı yapmayı başarmıştır. Sırf bu yüzden bu tekke ve Mekke kültürünün müritleri, Atatürk düşmanlığını öne çıkararak devlet ve millet hayatında, kadınlarımızın kazandıkları mevzi kalelere saldırarak gerilik, cehalet ve yobazlık toplarını ateşlemeye başlamışlardır. Günümüzdeki bazı devlet adamlarımız, eşlerinin sıkma başlarıyla diyar-diyar dolaşarak, tekke ve Mekke kültüründen başka neye hizmet etmekte olduklarını düşünmelidir.İnsanlık alemi daima yenileşmeye ve gelişmeye gereksinim duymuştur. Yüce Allah’ta bu gereksinime cevap olarak peygamberler göndermiştir. Zira, insan oğlu ışıktan korkan köstebek değildir. Bir ışık etrafında, ölünceye kadar dönen pervane gibi bir yaşamı arzu etmektedir. Artık, çağın modernizmin gerektirdiği bir yaşam tarzını, inkar ve reddeden bir kültürün müritliğini cumhuriyet Türkiye’sinde yaşatmaya çalışmak özgürlükçülük Türkiye’sinde yaşamaya çalışma özgürlükçülük değil şarlatanlıktır. Böyle bir tutumu desteklemek de insan aklına ihanettir.
Türk toplumu, Atatürk devrimleri sayesinde, insan olmanın özgür yaşamın bilincine ermiştir. Cumhuriyetin kadınlarımızın saç ve etekleriyle bir sorunu olmamıştır. Bunu kendilerine sorun yapanlar bir ayağı tekkede, diğeri Mekke de olan gafillerdir.
Tüm okurlarımızın Yeni yılını ve Bayram’ ını kutluyorum.
********FARKIN NE****************28 ŞUBAT EFSANESİBENİM ATAMAŞK TESADÜFMÜ? ŞİDDET NEYİN GERÇEĞİ?Sistem ve KadınDemokrat HegamonyaHASAN ERKEK; MUSTAFA KEMAL'İN ASKERİ BİR TEK BENMİYİM?AFERİN BİZE...Bir hayat kadını sevilir mi?"SAİM'İN YÜZ KIZARTICI BİR HALİ YOKTUR.."'Yeni Türkiye'nin gölgesi nasıl düşüyor?TABİATI KORUMA(MA) YASASIVUVUZELAYAŞASIN 23 NİSANKIRIK CAM TEORİSİ..EDİTÖR'E YASAK VE YILLIK İZİNMerhaba Sevgili Hanımlar"yine de şahlanıyor aman"Gelin Helalleşelim...KALKAN NEREYE GİDİYOR?SUÇ BİLİM VE FEN İNSANLARINDA DEĞİLMİŞSÖYLEYEME DİK LERİMİZ...DÖRT MASKELİ KORKAK...NİTROX...SİZ HİÇ YURT DIŞINDA YAŞAYAN OLDUNUZ MU? (1)HOŞ BAHARLAR...HAKÇA GÜNDEM...BATILI DEMOKRASİLER NEREYE?BİR TURİZİMCİ GÖZÜYLE23 Şubat 201405 Mart 201327 Nisan 201215 Şubat 201231 Ocak 201227 Ocak 201221 Kasım 201105 Ekim 201125 Eylül 201120 Eylül 201111 Nisan 201122 Ocak 201127 Haziran 201027 Haziran 201027 Haziran 201027 Haziran 201027 Haziran 201016 Aralık 200909 Aralık 200931 Ekim 200926 Ekim 200923 Eylül 200923 Eylül 200923 Eylül 200923 Eylül 200923 Eylül 200923 Eylül 200923 Eylül 200922 Eylül 2009