Uzundere'deki HES çalışma alanının HES'ten sonraki hâli Her yıl 5 Haziran günü kutlanan Dünya Çevre Günü nedeniyle Isparta Yukarı Köprüçay Koruma Platformu tarafından yapılan yazılı açıklamada, "vadilerine tecavüz edilen bir ülkede çevre günü kutlamak halkın aklıyla alay etmektir" denildi.
Çevre bilincinin oluşmasında ve çevrenin korunmasında konusunda bütün dünyada katı kurallar getirildiği ve cezai yaptırımların arttırıldığının altı çizilen açıklamada, Türkiye'de bunun tersine bir poliltika izlendiği öne sürülerek, "dünyada ekolojik anayasa tartışmaları yapılırken Türkiye'nin sahip olduğu bütün doğal değerleri sözde yatırımlar uğruna göz göre göre ve yasal olarak katledilişine göz yumması kabul edilemez. Coğrafi konumu nedeniyle bir çok açıdan avantaja sahip olan Türkiye'de hükümet eliyle çevre ve yaşam alanlarını korunması konusunda duyarlılık gösteren yurttaşlara adeta terörist muamelesi yapılması bu konuda bırakın çevre gününü kutlamayı, her şeyi yasaklayarak çözmek isteyenlerin çevreden söz edilmesini bile yasaklamak niyetinde olduğunun göstergesidir" görüşüne yer verildi.
'İki bakanlık birleşerek kurtla kuzu aynı kafese koyuldu'
Türkiye'nin AB uyum yasaları çerçevesinde göstermelik adımlar atmaktan öte çevreyi iyileştirici bir çözüm üretmediğinin altı çizilen açıklamada, çevrenin soyut bir kavramdan ibaret omadığına atıfta bulunularak, "gıda, temiz su ve sağlıklı yaşam gibi en temel insan haklarının vazgeçilmez önkoşulu olan sağlılkı çevrenin korunması için daha radikal kararlar gerekirken bir türlü özerk bir yapıya büründürülemeyen Çevre Bakanlığı, önce Orman, ardından da 2011 yılında Bayındırılık Bakanlığı bünyesine dahil edilerek hükümetin çevre konusunu sadece formaliteden ibaret gördüğünü ortaya koymuştur. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olarak birleştirilen iki ayrı bakanlığın aynı çatı altında faaliyet göstermesi, kurtla kuzunun aynı kafese sokulmasından öte bir şey değildir" denildi.
Solaklı'da vadiye tecavüz
AKP hükümetinin, yaşadığı topraktan karnını doyurma çabası içinde olan ve suyunu toprağını korumak için direnen halkı düşman gibi gördüğü iddia edilen açıklamada, "Trabzon Solaklı'da yaşam hakkını savunmaktan başka bir amacı olmayan seksen yaşındaki ninelerin üzerine 700 güvenlik gücüyle 'vadiye tecavüz' edip, Çıralı'da halka bir havuç bir sopa göstererek sezon öncesi 400 polis ve jandarma göndererek evlerini halkın başına yıkan uygulamaların hepsi de gelinen noktanın özetidir" ifadelerine yer verildi.
'Suları kelepçelenen bir ülkede çevre günü kutlanır mı?'
Bütün bu uygulamaların halk için iktidarda olduklarını iddia edenlerin halka rağmen çıkar odakklarına hizmet ettiğinin açık göstergesi olduğu öne sürülen açıklamada, "buna karşın Türkiye'nin dört bir yanında ekmeği, suyu ve bağımsızlığının teminatı olan tohumları elinden alınan halk, küresel aktörler ve onun yerli işbirlikçileri eliyle oynanan oyunları görmeye başlamıştır. Yukarı Köprüçay Koruma Platformu olarak vadilerine tecavüz edilen, dağları yangın yerine çevrilen, sularına kelepçe vurularak tutuklanan bir ülkede çevre gününü kutlamanın halkın aklıyla alay etmekten başka bir anlamı olmadığını kamuoyuna duyuruyoruz. Ülkenin dört bir yanında canı pahasına 'yaşamı' savunan tüm halkımıza sabır ve direnme gücü diliyoruz" denildi.
Yusuf Yavuz-kaş