^{Yazıya başlamadan önce “Google” arama motoruna “Tüyü Bitmemiş Yetim Hakkı” yazdım, tıkladım.}

^{İlk sıralarda çıkanların çoğu, çok eski bir özdeyiş olan bu tabirimizle dalga geçenlerdi.}

Peşinden de sayın Başbakan R.Tayyip Erdoğan haberleri geliyor.. 

Çünkü bu tabiri o kadar çok kullanmış ki sayın Başbakan, neredeyse patenti kendisine ait gibi. 

Baktım şöyle bir iktidarının ilk yıllarında ilk önce Cem Uzan’ı  kast ederek kullanmış bu sözü.. 

“Tüyü bitmemiş, yetim hakkını yedirmeyiz.”  

Önce babası kardeşi, sonrada Cem Uzanın kendisi, yurt dışına kaçtılar. 

En son bir yerde okudum geceliği 3000 Avro olan rezidansda kalıyormuş Fransa da. Büyük ihtimal “Tüyü bitmemiş yetim hakkı” değildir harcadıkları para. 

Neden değildir? Çünkü başbakanımız yıllar önce demişki ona “tüyü bitmedik yetim hakkını yedirmeyiz” En sonda birkaç gün önce Tekel işçileri için kullandı bu sözü başbakan..”Yedirtmeyiz tüyü bitmemiş yetim hakkını.” Ama konumuz tekel işçilerinin yiyeceği yetim hakları değil bu yazıda.

Ben işi tersinden ele almak istedim.. 

Kimdir bu yetimler? Nerdedirler, Malları nedir?

 Başbakanımızın aslanlar gibi koruduğu haklarını nasıl yemektedirler.. Öyle ya, sayın başbakanımız en yetkili ve güçlü kuvvetli kişi olarak yıllardır yetim hakkını yedirmemeye uğraşıyorsa, o hakkı yetimler kendisi yiyor olmalıdır.. 

Şimdi konuyu kelime anlamlarından yola çıkarak biraz daha anlaşılır hale getirmemiz lazım. Buna göre bir test düzenledim aşağıda bakalım sonuçları nasıl çıkacak.

SORU: Tüyü bitmemiş yetim malı nedir?

a)      GDO suz çocuk maması

b)      Bedava edinilen devlet malı

c)      Düşük gümrüklü mısırdan imal sentetik yumurta

d)     Gelecek nesillere de ait devletin hazine malları

SORU:Tüyü Bitmemiş Yetim Kimdir?

a)      Devlet malını yağmalayanlar

b)      16 yaşında şirket kuranlar

c)      Doğuştan şanslı ama sakalı çıkmayanlar

d)     Anayasa gereği devletin bakmakla mükellef olduğu kimsesiz 18 yaşından küçük çocuklar

Doğru yanıtları aşağıdaki metinden yararlanarak bulunuz..

“Şirin ve Güzel bir tatil kasabasına yerleşen nufuzlu bir Amerikalı, önce iktidarın önemli bir bakanının kankası ve gayri resmi ortağı, sonra TBMM çevre komisyonu üyesi bir milletvekili ve yörenin belediye başkanı  ile bir akşam yemeğinde konuşmaktadırlar. 

Beldenin çok hızlı büyüdüğünden, imarlı alanlarda yapılan konutların çok büyük paralara satıldığından, (bir villa 700 milyar) bölgenin çok geliştiğinden, yabancıların binden fazla villa aldığından falan bahsetmektedirler. 

Amerikalı;" burayı ben dünyaya pazarlarım, siz yeter ki bana arazi gösterin." demektedir. 

Belediye başkanı ise  imarlı alanların artık dolduğunu, imarsız alanların ise hem yapılaşmada, hem de yabancılara satışında yasal sorun olduğundan şikayet eder.. 

Milletvekili; "ama der, bütünüyle yapılaşmaya engel yok ki." 

Yolun kenarında yüzde 70 eğilimli araziye yapılmış 3 tane muhteşem villayı işaret eder. 

"Bunlar nasıl yapıldı öyleyse?." Hepsini de satmış yapan avukat yabancılara. Hem de milyon Avrolara." 

Başkan yüzünü buruşturur. 

"Evet, doğru ama orası hazineyle, benim yakınlarım arasında davalık bir yerdi. Avukatla anlaştılar, davayı kazanırsa bir bölümünü ona verme sözü verdiler yakınlarım, avukatta davayı kazandı. Yargıtay da yakını varmış, ona danışmış hallettiler.." Ve ekler Belediye Başkanı.

"Orası Planda zeytinlik Yeşil Alandır. Avukat bana geldi. Zeytinliğime tarım amaçlı ev yapacağım, sulama amaçlı, havuz bir de odunluk yapacağım dedi. Bizde baktık yasalara bu mümkün. Verdik bağ evleri ruhsatını, adamda yaptı. Yabancılara nasıl sattı bilmiyorum."

Milletvekili zaten uzmandı bu konuda Çevre komisyonu üyesiydi aynı zamanda. 

"Canım dedi bende koydaki kocaman arazim için ayni şeyi istiyorum başkan işte." 

"Nasıl olur ki?" dedi belediye başkanı. "Bir düşünelim bakalım." 

Nufuzlu Amerikalı, milletvekilini destekledi. 

"Siz anlaşın, bir yol bulun. Ben çok önemli insanlara pazarlarım bağ evlerinizi. Maksat burası gelişsin güzelleşsin. Ne de olsa yarı yıl burada yaşıyorum..”

Yukarı da ki metin tamamen benim hayal ürünüm bir hikayedir. Şimdi size benim hayal ürünüm olmayan gerçekleri aktaracağım.  Ve hayal ürünü bu hikayenin kahramanlarını..

 * Eski ABD Kongresi üyesi Solarz ve New York Times yazarı Bernstein’ın da aynı koyda 10 dönüm arazi aldığı ortaya çıktı. Solarz ve Reinharz’ın parsel ortakları arasında, New York Times Yazarı Richard Bernstein ve Margeret Marygriele adında bir kadın da bulunuyor. Ünlü hissedarların toplam 10 dönümlük iki parseldeki payları, Solarz: %34, Reinharz: %11, Bernstein: %22 ve Marygriele: %33 olarak sıralanıyor. Kalkan’da yaşayan eski Amerikan Kongresi Üyesi Stephan Solarz ve “Dünyayı yöneten örgüt” ya da dünyanın derin devleti olarak bilinen CFR’nin (Council on Foreign Reletions-Dış İlişkiler Konseyi) Solarz ve Reinharz’ın parselindeki villaların inşaatı devam ediyor. Uzun süre Amerikan Brandeis Üniversitesi rektörlüğünü yürüten Jehuda Reinharz, önemli Yahudi tarihçilerinden biri olarak biliniyor. Siyonist hareketin en ateşli savunucularından olan Reinharz, bu çablarından dolayı İsrail Cumhurbaşkanlığı ve parlamentosu özel ödüllerine layık görülmüş.

* Eski ANAP ve AKP Milletvekili Hasan Özyer’in şirketinin de aralarında olduğu parsel sahipleri arasında, eski bir bakanın da adı geçerken, bölgenin imarsız alan olduğu ortaya çıktı. Ahmet Altuğ Oğuz adına tapu kaydı bulunan beşer dönümlük sekiz parselin yüzde elli hissesinin Mustafa Mumcu adına kayıtlı olduğu ancak Mumcu’nun hisselerini satışa koyduğu öğrenildi. 2007 yılında Kalkan’ın AKP’li Belediye Başkanı Mustafa Şalvarlı tarafından ruhsat verilen 34 villanın her birinin bugünkü değerinin 3 milyon Dolar olduğu tahmin ediliyor. Yaklaşık 130 dönümlük bir alanı kapsayan beşer dönümlük parsellerden üçünün tapu kayıtlarında eski AKP Muğla Milletvekili ve TBMM Çevre Komisyonu üyeliği de yapan Hasan Özyer’in kurucusu olduğu Fethiye merkezli Denizhan Gayrimenkul A.Ş’nin adı geçiyor. Ancak parsellerdeki aslan payını elinde bulunduran İstanbul merkezli Ada Turizm Yatırımları A.Ş’nin de Özyer’in paravan şirketi olduğu öne sürülüyor.

* Parsellerden diğer üçünün hissedarı ise Kalkan merkezli Kalamar İnşaat ve Turizm Limited Şirketi. Bu şirketin de Kalkan’ın eski Belediye Başkanı Mustafa Şalvarlı’nın başkanlığı döneminde ticari işlerini yürüten ortağı Ali Tunç ve Ramazan Doğan’a ait. Şalvarlı, DYP’den AKP’ye katılan belediye başkanları arasında yer almıştı.

2007 yılında Kalkan’ın AKP’li Belediye Başkanı Mustafa Şalvarlı tarafından ruhsat verilen 34 villanın her birinin bugünkü değerinin 3 milyon Dolar olduğu tahmin ediliyor. Yaklaşık 130 dönümlük bir alanı kapsayan beşer dönümlük parsellerden üçünün tapu kayıtlarında eski AKP Muğla Milletvekili ve TBMM Çevre Komisyonu üyeliği de yapan Hasan Özyer’in kurucusu olduğu Fethiye merkezli Denizhan Gayrimenkul A.Ş’nin adı geçiyor. Ancak parsellerdeki aslan payını elinde bulunduran İstanbul merkezli Ada Turizm Yatırımları A.Ş’nin de Özyer’in paravan şirketi olduğu öne sürülüyor.

* Bayındırlık ve İskân Bakanlığı: “Plansız Alanlar İmar Yönetmeliği”nin 63. maddesi; üst ölçek planı bulunmayan iskân dışı alanlardaki parsellerde, inşaat alanı katsayısı yüzde beşten fazla olamayacağını hükme bağlıyor. Yönetmelik, mandıra, kümes ve tarımsal ürünlerin işlenebileceği yapılara izin verirken,  “yapı inşaat alanları toplamı hiçbir koşulda (250) m2 yi geçmemek, saçak seviyelerinin tabii zeminden yüksekliği (6.50) m.yi ve 2 katı aşmamak, yola ve parsel sınırlarına (5.00) m.den fazla yaklaşmamak şartı ile bir ailenin oturmasına mahsus  bağ ve sayfiye evleri, kır kahvesi, lokanta ve bu tesislerin müştemilat binaları yapılabilir”.

Evet yanıtları alalım..

Bu hikayedeki, “tüyü bitmemiş yetimler kimlerdir?” Tüyü bitmemiş yetimlerin malı nedir?

Cuma Hikmet/haberx.com