| |||||||||||||||||||||||
EN ÇOK OKUNANLARSON YORUMLANANLARHABER ARASON DAKİKA HABERLERİ....EKŞİ SÖZLÜK...CANLI TV İZLE...YAKINDA... |
"En iyi erkek oyuncu Erdoğan"23 Şubat 2011, 03:12 Özer YILMAZ "En iyi erkek oyuncu Erdoğan" "En iyi erkek oyuncu Erdoğan"BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında güncel gelişmeleri değerlendirdi. BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, İçişleri Bakanı Atalay ile Başbakan Erdoğan'ın "Türkiye'de basın özgür" açıklamalarına tepki göstererek, AKP iktidarı öncesi Türkiye'nin basın özgürlüğü konusunda 97'nci şimdi ise 138'inci sırada yer aldığına dikkat çekerek, "Başbakan en iyi erkek oyuncu dalında ödülü hak eden gerçek bir oyuncudur" dedi. AKP iktidarında 53 bin 193 dava açıldığını belirten Demirtaş, "Bu davalarda 196 bin 566 kişi yargılandı. 83 bin kişi ceza alırken, 36 bin kişinin mahkumiyeti kesinleşmiştir. özgürlükler tablosu budur" dedi. Grup toplantısına partililerin yanı sıra 2008 yılında Van Newroz'unda kameralar karşısında polis şiddetine maruz kalan ve 3 yıldır Ankara'da tedavi gören Mehdi Kurt ile DTK Eşbaşkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk da katıldı. Ortadoğu'da yaşanan gelişmelere ilişkin görüşlerini belirten Demirtaş, "Libya'da son derece ciddi bir halk ayaklanması var. Ortadoğu'da dikta rejimleri altında yönetilen bütün halkların isyan ruhunun kabardığını görüyoruz. Dünyanın hiçbir toplumu artık bu zulüm yönetimlerini kabul etmiyor. İçeriği ne olursa olsun. Sonradan demokratik rejime dönüşür mü dönüşmez mi buna bakmaksızın. Bu halkların isyanı koşulsuz bir şekilde desteklenmelidir" dedi. Hükümetin diktatör rejimlerle yürüttüğü ilişkiler temelinde halk ayaklanmalarına ilk günden itibaren tavır koymadığını hatırlatan Demirtaş, "AKP'nin yürüttüğü dış politika nedeniyle bunlarla ilişkileri tencere kara seninki benden kara ilişkisidir. Başbakan'ın çıkıp 'Ben yıllardır bu dikta rejimlerini eleştiriyorum' deme yüzü var mıdır, yoktur. İsyanlar çıkana kadar Mübarek'le ilgili bir eleştirisi yoktur. El Beşir burada krallar gibi ağırlandı. İran ile ilişki ortadadır. Cumhurbaşkanı oradaydı. Her hafta insanların idam edildiği bir ülke ile ilgili eleştiri var mı? Hayır yok. Mesele aldığı ödül değil. Mesele geçmişte yürüttüğü ilişki tarzı ile ilgilidir. Bugüne kadar bu dikta rejimlerini eleştiren bir ilişki tarzı geliştirseydi söyleyecek çok sözü olurdu ama bugün bunu yapamaz" ifadesini kullandı. 'Biz geleceğimizi istersek meydanlara çıkarak yaratırız duygusu oluşmuş' Ülkelerin dış ilişkilerini ticaret ve rant üzerine kurdukların vurgulayan Demirtaş, demokrasi söylemlerinin de maskeleme amacıyla kullanıldığını kaydetti. Başbakan Erdoğan'ın Kaddafi'ye sesini çıkaramayacağını belirten Demirtaş, "Ne zaman ses çıkaracak. Kaddafi'nin koltuğu sallandığı zaman Obama telefon açarsa kim tutar bizim Başbakanımızı. Bu ikiyüzlü politikalar üzerine oturtulmuş dış politika elbet çökecekti işte bugün bunu yaşıyoruz. Artık halkın öz gücü en baskıcı dikta rejimlerini bile devirir. Bu duygu artık Türkiye'de de uyanmıştır. Biz AKP'ye şuna buna mecbur değiliz. Biz geleceğimizi istersek meydanlara çıkarak yaratırız duygusu oluşmuştur. İktidar bunu anlamalıdır. 2006 Mart ayında Diyarbakır'da benzer olaylar yaşanırken Başbakan 'Kadın da olsa çocuk da olsa güvenlik güçleri gereğini yapacaktır' dedi. Arkasından 4'ü çocuk 11 kişi orada katledildi. Bunu yapan bir Başbakan Kaddafi'ye niye bunu yapıyorsun diyemez" ifadesini kullandı. 'Kaos planı sizin tasfiye politikanızdır' Son günlerde AKP ve AKP'ye yakın medya tarafından sürekli dillendirilen "kaos" planı tartışmalarına da değinen Demirtaş, "Kaos planı dediğiniz plan Kürt sorununu çözümsüzlüğünden kaynaklıysa siz kendi sürecinize güvenmiyor musunuz? Hani akan kan duracaktı. Çatışmalar bitecekti. Açılım toplantılarında bunlar söylenmedi mi? Bunları yapacaksanız kim kaos çıkarabilir ki? Kaos ortamını yaratan sizin çözümsüzlük politikanızdır. Eğer ortada kaos planı varsa bu sizin yaptığınız tasfiye politikasıdır. Bu kaos yaratıyor. Samimi bir çözüm planı ortaya koysanız. Sizin uyguladığını tutuklama, baskı ve operasyonlar kaos bunlardır. AKP'nin kaos planı dışında bir kaos planı görmedik" dedi. Hükümetin, sözleşmeli er yasasını bir an evvel çıkarmaya çalıştığını kaydeden Demirtaş, "AKP kendi ordusunu yaratıyor. Madem barış olacaktı neden bu özel kuvvetler oluşturuluyor. Bunları Tansu Çiller döneminde gördük. Bu özel orduyu ne için kullanacaksınız. Kaddafi'nin de özel ordusu var bakın halkını katlediyor. Böyle bir ordu mu yapmak istiyorsunuz? İşte bu kaos planının parçasıdır" dedi. 'Kömür dağıtmak ile aile sigortası aynı şey' 4 saatlik bir hava ve kara operasyonunun maliyetinin 20 milyon dolar olduğunun altını çizen Demirtaş, hükümetin bununla da yetinmediğini ve 14 Milyar dolara 116 tane uçak daha alacağını kaydetti. Hükümetin yaptığı bu savaş uçağı alımlarını kaos olduğunu kaydeden Demirtaş, "Komşularla sorun yok diyorsun, barış istiyorsun peki bunları niye alıyorsun. Ana muhalefet çıkıyor 12 milyar dolar olsa aile sigortası oluşturacağız diyor. 15 milyar doları savaşa harcayacağız bunu niye sormuyorsun. Hükümetin kömürle yapmaya çalıştığını onlar da aile sigortası ile yapmaya çalışıyor. Bu nasıl sosyal demokrat çözüm o insanlara bunu verecen yani onlar hep yoksul kalacak. Önemli olan istihdam yaratmaktır. Bunların yaptığı danışıklı dövüştür" diye kaydetti. 'İşsiz kalan mezunlar Başbakan'a dava açsın' Parasız eğitimin Anayasa ile güvencede olmasına rağmen uygulanmadığını kaydeden Demirtaş, "Öğrenciler bugün burslarını ödeyemiyorlar. Sosyal devlet neden öğrencilerden para almaya çalışıyor. En büyük tefeci devlet oldu. İşsiz kalan öğrencilere çağrı yapıyorum hükümete tazminat davası açsınlar. Bu kadar para ile okuyoruz ama atamamız bile yapılmıyor desinler. Rahat olsunlar Başbakan herkese dava açarken, öğrenciler de rahatça davalarını açsınlar. Çünkü Başbakan sosyal devletin gereğini uygulamıyor" dedi. Gerçek ekonomik rakamların Başbakan Erdoğan'ın söylemlerini yalanladığını belirten Demirtaş, "Bu söylemlerle nereye gideceksiniz" sorusunu yöneltti. 'Başbakan en iyi erkek oyuncu dalında ödülü alır' İçişleri Bakanı Atalay ile Başbakan Erdoğan'ın "Türkiye'de basın özgür" şeklindeki açıklamalarını eleştiren Demirtaş, "Basın özgürlüğü konusunda iktidara geldiklerinde Türkiye 97'nci sıradaydı. şimdi 138'inci sırada yer alıyor. 50'ye yakın gazeteci tutuklu. Sadece kendi dönemlerinde defalarca kapatılan, toplatılan gazeteler ve dergiler oldu. Bir de yazmadığı halde ceza alan gazeteciler var. Kürtçe Azadiya Welat gazetesinin genel yayın yönetmenleri ve sorumlu müdürleri var ceza alan. Başbakan 'Bizim dönemimizden bir örnek veremezsiniz' diyor. Doğrudur bir tane değil bin örnek veririz. Başbakan en iyi erkek oyuncu dalında ödülü hak eden gerçek bir oyuncudur" dedi. 'AKP döneminde 4 bin 289 kadın katledildi' AKP iktidarı döneminde 53 bin 193 dava açıldığını ve bunlardan 4 bin 716'sının gösteri ve yürüyüş kanununa muhalefet gerekçesi ile açıldığını belirten Demirtaş, "Bu davalarda 196 bin 566 kişi yargılandı. 83 bin kişi ceza alırken, 36 bin kişinin mahkumiyeti kesinleşmiştir. Tablo bu, özgürlükler tablosu budur" diye kaydetti. AKP'nin iktidarda olduğu 8 yıl boyunca gerek babaları, gerek kardeşleri, gerekse de yakınları tarafından 4 bin 289 kadının öldürüldüğüne işaret eden Demirtaş, şunları kaydetti: "AKP 2002'de iktidara geldiğinde öldürülen kadın sayısı 66'ydı. Her yıl katlanarak kadın cinayetlerinde artış oldu. Bunlar tesadüf mü? Hani kadın hakları, hani kadınlarla ilgili yasal düzenleme yapmıştınız. Sizin döneminizde Cumhuriyet tarihinin en büyük rakamlarına ulaşılmıştır. Bunun adı bütün dünyada kadın katliamıdır. 13 yaşındaki çocuğa tecavüz eden kişilerin aldığı cezalar indirimli cezalardır. Bir çocuk taş attı diye 17 yıl ceza alıyor. Ama tecavüzcülere indirim yapıyorlar. Gerekçesi ise utanç vericidir. Bunun hesabını kim verecek? 13 yaşında çocuk 12 kurşunla ölüyor öldürenler beraat ediyor. 13 yaşında bir çocuk tecavüze uğruyor aldıkları ceza 3-4 yıl. Adalete güven tükenmiş durumdadır. Bugün Aysel Tuğluk ve Ahmet Türk düşüncesinden dolayı 200 yıl ile yargılanıyor. Ama tecavüzcüler 3-4 yıl ile yargılanıyorlar." 'Sivas'ı Maraş'ı görmek istiyorsan Hakikatleri Araştırma Komisyonu'nu kur' Hükümetin faili meçhulleri araştırma gibi bir niyeti varsa alt komisyonlar ile ilgilenmemesi gerektiğini bir an evvel Hakikatleri Araştırma Komisyonu'nun kurulması gerektiğini belirten Demirtaş, "TTB raporunu dün açıkladı. Ama Başbakan'ın ağzından tek kelime çıkmıyor. Çöplükten insan cesetleri çıkıyor ama Başbakan susuyor. Başbakan'a biz kendi döneminde olan faili meçhul cinayetler listesini yollayacağız. Burada bir alt komisyon kuruyorlar. Biz Mutki için acil toplantı isteyince Zafer Üskül kabul etmiyor Başbakan isteyince hemen yerine getiriyor. Hem de bizim üyemiz Akın Birdal'ı komisyona almıyor. Çünkü 'Anaların acısıyla hemen ilgileniyoruz' diyebilmek için göstermelik komisyon kuruyorlar. Bunun çaresi Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurmaktan geçer başka çaresi yoktur. Hadi komisyon kurulsun Maraş'ın, Sivas'ın arkadaşını görürsünüz. Başbakan bir şey biliyorsa komisyonun karşısına çıkar" dedi. 'Asimilasyona karşıysanız andımızı kaldıralım' Demirtaş, hükümete 12 Haziran'da yapılacak seçimlerde bölge illerinde iki sandık kurulması çağrısında bulunarak, "Sandıklardan biri seçimle ilgili olsun diğer sandıkta ise halka Demokratik Özerklik ve Anadilde eğitimin istenip istenmediğini soralım. Biz çıkacak cevaba hazırız ama siz hazır mısınız? Eğer halk bunu isterse gelin hemen Anayasal düzenlemeleri de yaparız. Bakın 21 Şubat Dünya Anadil Günü'nü geride bıraktık. İnsanlar 'Dilimin sınırları dünyamın sınırıdır' dediler. Gelin artık bu asimilasyoncu politikadan vazgeçin. AKP ve CHP asimilasyon konusunda gerçekten duyarlı ise andımızı kaldırarak başlayalım. Niye bu yemin her sabah ettiriliyor. Madem asimilasyona karşısınız gelin bunu kaldıralım" dedi. Meclis TV Kürtçe konuşmada sesi kesti Demirtaş, konuşmasına 21 Şubat Dünya Anadil günü dolayısı ile Kürtçe devam ederken Meclis TV önce Demirtaş'ın sesini kesti. Konuşmanın sonuna doğru ise sesi yeniden verdi. Demirtaş, Kürtçe yaptığı konuşmasında ise "Anadil günü dolayısıyla Kürtçe konuşmak istiyorum. Biliyorsunuz ülkemizde halen insanların kendi anadillerinde eğitim yapmaları, okullarda kendi dillerini kullanmaları, mahkemede anadillerinde savunma yapmaları, devlet dairelerinde anadillerini kullanmak istemeleri yasaktır" dedi. Demirtaş, konuşmasının devamında Ahmet Türk'ün de grup toplantısında Kürtçe konuşma yaptığını bundan dolayı yargılandığını ancak beraat ettiğini hatırlatarak, "İki yıldan bu yana ülkemizde bu konuda değişen pek bir şey olmadığını üzülerek ifade etmek istiyorum. Türkiye'de de özellikle Kürt halkının kendi dilini yasaklamak adına birçok dilin gelişmesi engellenmiş, bu uğurda devlet birçok haksız ve yanlış politikayı hayata geçirmiştir. Yalan bir resmi tarih anlayışı yaratılarak Kürt halkının sadece dil değil kendisi de inkar edilmiş ve yok edilmeye çalışılmıştır. Ancak Kürt halkı ve dostları bu kültürel soykırımı durdurabilmek için on yıllardır fedakarca bir mücadele yürütüyorlar. Bu mücadeleyi sadece Kürt halkı için değil, Türkiye'nin kültürel zenginliği, barışı ve kardeşliği adına da sürdürüyorlar" dedi. 'Meclis TV'nin yayını kesmemiş olduğunu umut ediyorum' Türkiye'de resmi dilin Türkçe olmasının, Türkiye'de yaşayan diğer insanların anadillerinde eğitim ve hizmet almalarının önünde engel olmaması gerektiğinin altını çizen Demirtaş şunları kaydetti: "Bunun için Anayasal değişiklik yapılarak ülkemizin gerçekliğine uygun bir politika izlenmelidir. Biz bunun için mücadele etmeye devam edeceğiz, bu hepimiz için aynı zamanda bir onur mücadelesidir. Çünkü insanın dilinin yasaklı olduğu ve resmen asimilasyona tabi tutulduğu bir yerde bunlara karşı çıkmamak onur kırıcı olur. Bu konuşmalarım esnasında Meclis Tv'nin yayınını kesmemiş olduğunu umut ediyorum. Eğer seçilip görev yaptığım parlamentoda kendi grubumda yılda bir defa olsa bile kendi anadilimde halka seslenmem engelleniyorsa bu durum ülkemiz açısından bir utanç kaynağı olmaya devam ediyor demektir. Buradan bir kez daha dünyanın her yerinde yasaklı olan ve yok olma tehdidiyle karşı karşıya bulunan bütün dillerin korunması için çağrı yapıyorum. Anne ve babalar çocuklarına mutlaka kendi dillerini öğretmelidirler, bu tarihi ve vicdani bir sorumluluktur aynı zamanda. Dilimin sınırları, dünyamın sınırlarıdır." Demirtaş konuşmasının ardından kürsüden inerken bir anne yanına yaklaşarak Demirtaş'ın boynuna barışı simgeleyen leçek (beyaz tülbent) taktı. haber: yüksekovahaber Bu haber 1840 defa okunmu?tur.
|
DOST SİTELER...
ÖNEMLİ LİNKLER...
GOOGLE TERCÜME |