İKİ VEDA BİR TEŞEKKÜR KONUŞMASI
Papa I. Gregory hayatta olsaydı ve Tayyip beyin referandum sonucu teşekkür konuşmasını dinleseydi ne derdi çok merak ediyorum. Sanırım Tayip beyin yedi ölümcül günahtan 5. sini işlediğini söylerdi. Gula. Oburluk.
Tayip bey referandum sonrası yaptığı konuşmada bir dizi kuruluşa, siyasi örgüte ve kişilere teo-liberal tiranlığa verdikleri desteklerinden dolayı teşekkür etti. Aslında Tayyip beyin 5. Günahı işlemede pek suçlu olduğu söylenemezdi. Menü çok zengindi…
-MHP’ye rağmen evet diyen MHP’liler, Büyük Birlik Partisi, Saadet Partisi
-Kürt aydınlar, merkezi Diyarbakır’da bulunan Kürt burjuvazisinin oda ve temsilcileri, metropollerde yaşayan yoksul Kürtler (ki Öcalan son konuşmasında bu kitleyi iktidara son bir şans vermek için serbest bıraktığını açıkladı)
-Fethullah Gülen ve Soros vakıflarına bağlı STK’ lar, -Devrimci Sosyalist İşçi Partisi, Taraf gazetesi ve Birikim dergisi yazar çevresi
-Okyanus ötesi
-Sezen Aksu, Teoman, Orhan Gencebay, Adalet Ağaoğlu gibi mümtaz sanatçı ve yazarlar,
yeni teo-liberal tiranlığın sindirilmek üzere midesinde yer alan listeyi oluşturdular.
Aslında bu yazının derdi, Tayyip beyin günahı ve hazmetmeye çalıştıklarının dökümantasyonunu yapmak değil. Tamamen ideolojik. DSİP, Birikim dergisi, Taraf gazetesi ve Bilgi üniversitesi çıkışlı entelektüel katastrofiye müdahaledir.
Sol entelektüel kadro olarak bilinen aydınlar özellikle Türkiye siyasi arenasında 90’lı yıllarda halkla barışmanın bir yolu olarak sağcılaşmayı ideolojik olarak üretmeye başlamışlardır. Sağcılaşmanın ya da sağdan alan kapmanın yöntemini de sağın söylemlerinin tümünü sola tercüme etmek olarak belirlemişlerdir. AKP döneminde entelektüel alan sağın ve sağcı ideologların egemenliğine geçmiştir. 74-80 döneminde Birikim dergisi üzerinden solun ideolojisini belirleyenler bugün sağın ideolojik çatısını oluşturma görevini üstlenmişlerdir. Eskiden aydın olmakla sağcılık arasında ancak anakronik bir ilişki olabileceği ortak bir duygu iken bugün aydın olmakla solculuk arasındaki doğrudan ilişki her geçen gün liberal sol entelektüellerin katkılarıyla daha fazla gayri meşru ilan edilmektedir. Bilgi Üniversitesi mağralarından üretilen ideoloji Taraf gazetesi ve Birikim dergisi üzerinden yeni sağın ideolojik materyali olarak sağa sola pazarlanmaktadır. Teo-liberal tiranlığın entelektüel alt yapısının kuruluşu bu bayların omuzlarındadır. Efendi-köle diyalektiğinin kuruluşunda efendi, kölelerine teşekkürlerini borç bilmiştir. Tayip beyin teşekkürünün anlamı budur.
Solun elinde ne var?
Solun elinde iki veda konuşması var.
Birincisi, F. Engels’in Marks’ın ölümünün ardından mezarı başında yaptığı konuşma.
“Marks her şeyden önce bir devrimciydi…Ve bu nedenle, zamanın en nefret edilen ve çamur atılan insanıydı…Burjuvazi, ister muhafazakar ister ultra-demokrat olsun, onu karalamak için adeta yarıştı. O tüm bunları, sanki bir örümcek ağıymış gibi bir kenara itti, görmezden geldi ve ancak kaçınılmaz olduğu zaman cevap verdi… Adı da tıpkı eserleri gibi çağlar boyu yaşayacaktır.”
Bu konuşmada altının bir kez daha çizilmesi gereken yanı “Marks’ın her şeyden önce devrimci” olması lafıdır. Döneminde ve daha sonra ki dönemlerde Marks’ın nefret edilen ve korkulan yanı Das Kapital’i yazmış olması yanında, Marks’ın devrimci olmasıdır. Burjuvazi Marks’ın entelektüel yanından değil devrimci yanından nefret edip korkuyor.
Solun elinde devrimcilik var.
İkincisi, Allende’nin ölümünden hemen önce Magallanes Radyosundan yaptığı veda konuşması.
“Hiç şüphe yok ki, bu sizlere seslenmek için son fırsatım. Hava Kuvvetleri Magallanes Radyosu’nun vericilerini bombaladı. Bu koşullarda, sözlerim sadece işçilere: Teslim olmayacağım!.Bu tarihi dönemeçte, halka olan sadakatimin bedelini hayatımla ödeyeceğim. Ve onlara, binlerce Şilili’nin tertemiz vicdanına serptiğimiz tohumların kuruyup gitmeyeceğinden şüphem olmadığını söyleyeceğim. Güçlüler ve bize üstün gelecekler, ancak toplumsal dönüşümler ne suçla ne de güçle bastırılabilir. Tarih bizimdir, tarihi toplumlar yapar.Esas olarak size sesleniyorum, ülkemin mütevazi . kadınları, bize inanan köylü kadınlarımız, çocuğunu esirgediğimizi bilen anneler… Size sesleniyorum Şili’nin fikir işçileri; kapitalist toplumun avantajlarından bahsedip duran meslek örgütleri ve sendikalar tarafından yaratılan kargaşaya karşı çalışmaya devam eden yurtseverler…Size sesleniyorum, ülkemin gençleri, öğrencileri, şarkılarını söyleyenler, bize neşelerini ve mücadele ruhunu verenler. Size sesleniyorum Şili’nin insanları, işçiler, köylüler, aydınlar,zulüm görecekler; ülkemizde faşizm saatleri iş başında. Suçludurlar. Tarih onları yargılayacaktır! Yaşasın Şili! Çok yaşa halkım! Yaşasın işçiler!”
Solun elinde vicdan, ahlak , işçi sınıfına ezilen halka örgütlü güven var.
Papa I. Gregory’i bilmeyiz ama teo-liberal tiranlık 7 ölümcül günahı işledi ve işlemeye devam ediyor. Yıkılışı da devrimci, örgütlü işçi ve ezilen halk kitleleriyle olacak.
Selim M. Işık