Likya Haber Gazetesi, Kalkan, Kaş Antalya Haberler
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

EN ÇOK OKUNANLAR

HABER ARA


Gelişmiş Arama

BU GÜNÜN MANŞETLERİ...

manşetler

SON DAKİKA HABERLERİ....

EKŞİ SÖZLÜK...






CANLI TV İZLE...

YAKINDA...

ÖZELLEŞTİRMELERE HAYIR!

ALEXA

Alexa Certified Traffic Ranking for www.likyahaber.net

SİTEYE GELENLER

free counters

ÇEVRİMİÇİ

Güler'imizi kaybettik!..

Güler'imizi kaybettik!..

Tarih 13 Mayıs 2010, 19:34 Editör Özer YILMAZ

Yakalandığı ağız içi kanseri ile mücadele ettiği süreç içerisinde aylarca hapishanede tutulan ve insan gibi yaşamasına izin verilmeyip, insan gibi ölmesine kamuoyunun yoğun baskısı sonucu izin verilen Güler Zere, hayatını yitirdi...

Güler'imizi kaybettik!..


Güler Zere Kimdir?

Güler Zere 14 yıl önce yasadışı bir örgüte üye olmak suçundan 34 yıl hapse mahkum oldu. 36  yaşında aramızdan ayrılan Zere cezaevindeyken ağız kanseri olduğu anlaşıldı. 2009 Şubat ayından tutuklu bulunduğu Kahramanmaraş Elbistan Cezaevi’nde dört ay gecikmeli de olsa hastalık tanısı konduktan sonra ameliyat edildi. Ancak hastalık iki ay sonra hem cezaevi koşulları hem de yeterli bakımın yapılmaması nedeninden tekrardan baş göstermişti.  Durumu daha kötüye gittiği için Zere Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Mahkûm Koğuşu’na taşındı. Fakat serbest bırakılması için gerekli izin çıkmamıştı. Türk Tabipler Birliği’nin hastalığının geri dönülemez olduğunu açıklaması sonucu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün imzasıyla serbest bırakılan Güler Zere için Türkiye’de  son dönemdeki en önemli sivil dayanışmalardan biri gösterildi.

Zere serbest bırakılmadan önce ve serbestken yazdığı mektuplarda hep devrime ve yarınlara olan inancından bahsetti. 3 Eylül’de yayınlanan mektubu ise şöyleydi:

"Merhaba,

Şu anda gecenin bir vakti, sesinizi duyuyorum yine. Nasıl ki sizin sesiniz ulaşıyor bana, biliyorum ki benim sesim de size ulaşıyor. Yüreğimin atışlarına karışıyor, sizin yürek atışlarınız. Sonra kocaman bir yürek oluyor sol yanımda.

Yürek… nasılda dolu doludur yüreklerimiz… Neleri neleri sığdırmamışız ki biz yüreklerimize.
Benim yüreğimde, öyle çok şey var içimde. En başta o büyük sevgili; karanfil kokularımız, yanı başımda kokusu kır çiçeklerine karışanlarımız, sizler, canlarım, tüm sevdiklerim, yarım bıraktığım her şey, sevgisini hissettiğim herkes…

Ne zamandır dara düşse yüreğim, acıya kesse bedenim parmaklarımın ucuna dokunuyorsunuz, gözleriniz değiyor gözlerime, bu küçük hücrem kalabalıklara karışıyor, birden çok ses çıkarıyor. Ben içinde kala kalıyorum. Her sese tebessümle cevap veriyorum. Bilerek değil, kendiliğinden! Sizler ise gülen gözlerinizle karşılıyorsunuz içimden kopan her sesi.

İster yanı başımda olsun, ister bir adım ötemde kapı önünde, ister bir sokakta olun, ister herhangi bir şehrin, bir yerinde oturun, ister adli tıp önünde oturun ben sizleri hissediyorum. Sıcaklığınız, gücünüz, sesiniz, beni sarıp sarmalıyor. Bundandır bu illet her sıkıştırdığında karşısında başımı dik tutmam. Ona çelme takmaya hazırlanmam bundandır. Sizler benimlesiniz ya gerisi boş!

Hele kısacık bir yolda gözleriniz, gözlerime takılınca bir serçe telaşında oluyor yüreğim.
Evet sizlerden bahsediyorum Adana’nın sıcağı kadar sıcak yüreklilerim, Seyhan’ın yakamozları gibi parlayan ışıl ışıl gözlülerim. Seviyorum sizleri. Kapı önünde değil, işte tam şuramda oturuyorsunuz.

Şimdi birde kavgamın şehrinde oturanlar var. Günlerdir oradasınız ve ben kim bilir kaç kez uzandım sizlere bilir misiniz? Uzanıp dokunuyorum size, en çok da umutlu hallerinize. Hani o yüreğinizin sesinin gözlerinizin terine karıştığı anlardaki hallerinize, ben hep sizinleyim, her seferinde çoğalarak dönüyorum hücreme. Ve her seferinde sizin gücünüzle yerle bir ediyorum hücremi. Sarılıyorum ellerinize sımsıkı, sarılıyorum bütün gücümle.

Sonra gönlümün hep hareketli derinlerinde olanlar var. Sevgisini, yoldaşlığını, dostluğunu satırlara yükleyip her seferinde buraya koşan, her seferinde umut taşıyan canımın canı yoldaşlarım; öyle özledim ki sizleri, öyle seviyorum ki ben sizleri…

Dostlarımız da var tabii bu kavgada. Dost yürekleriniz her daim yanımda bunu bana hep hissettirdiniz. Sesinizi sesime kattınız. Her kavgada insan dostunu omuz başında görünce duygusu farklı oluyor biliyorsunuz. Bir dost gülüşü gönderiyorum sizlere; sevgiden, kavgadan yana… Selam olsun sizlere.

Kime ne desem, ne yapsam yarım kalacak biliyorum. Hangi köşesini tutsam bir başka köşe eksik kalacak iyisi mi burada bitirmek. Ama gözlerinizin ta içine dikiyorum gözlerimi. Sevgimin derinliğini görün diye. Ve son olarak tekrar ediyorum; seviyorum sizleri… Hem de çok!"

Güler Zere öldüğünde hücresinde değildi. Yine de devlet onu çıktığında hayata dönemeyecek kadar hasta olacak kadar mahkum etmişti. Zere’nin mücadelesi ölüme mahkum edilen birçok insan için umut ışığı oldu. 35 yaşında ölen Zere Türkiye’de halk vicdanın ve umudun hala sönmediğinin kanıtlarından biri olarak Türkiye Devleti’nin karanlık adalet tarihine geçti.


Bu haber 1323 defa okunmu?tur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

TOPLUMSAL YAŞAM

YEGANE YOL

YEGANE YOL SOSYALİZM DÜNYAYI KURTARMAMIZI SAĞLAYACAK YEGANE YOLDUR...

"BİRDE UTANMADAN 'BELEDİYE BAŞKANLIĞI' İSTİYORLAR"

"BİRDE UTANMADAN 'BELEDİYE BAŞKANLIĞI' İSTİYORLAR"
********FARKIN NE****************23 Şubat 2014

HAVA DURUMU

Detaylı bilgi için resmin üzerine tıklayın.

ANKET

sence; KALAMAR TAVA MI MEZE Mİ?






Tüm Anketler

GOOGLE TERCÜME



Copyright © 2005-2012 www.likyahaber.net Tüm hakları acaip bir şekilde saklanmıştır. Kopye eden fena olur!... demedi demeyin... editör-özer yılmaz/elk.mühendisi-yıldız teknik üniv. POSTA ADRESİMİZ; haber@likyahaber.net
RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Altyapy: MyDesign Haber Sistemi


porno izle