| Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, ''Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye topraklarının altında ne varsa dönem ayrımı yapmaksızın, herhangi bir inanç dönemi ayrımı yapmaksızın hepsine saygı gösteren, hepsini bizim uygarlığımızın kökleri sayan bir anlayışı temsil ediyor. Biz de bu anlayışı sürdürüyoruz'' dedi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Akdeniz Üniversitesince düzenlenen Myra-Demre Sempozyumu Antalya'nın Demre ilçesinde başladı. |
Günay, sempozyumun açılışında, Likya'nın Anadolu medeniyetlerinin özel kesitlerinden birisi olduğunu, ''Işık ülkesi'' adı verilen bölgede ''inanılmaz'' arkeolojik kalıntılar bulunduğunu söyledi. Bölgenin insanının da ''özel'' olduğunu ifade eden Günay, şöyle konuştu: ''Türkiye'nin başka yerlerinde görmediğiniz kadar dost, yakın, sıcak, hiçbir zaman özel taleplerini çok fazla dile getirmeyen, hep size verici davranan bir insan yapısı var. Bu insan yapısının kökleri Orta Asya'ya kadar gidiyor mu onunla çok meşgul değilim. Bu bölge insanı Anadolu savunması için Kurtuluş Savaşı'ndan önce, Mustafa Kemal'le silah arkadaşlığı yapmadan çok daha önce Troya'da Hector'la silah arkadaşlığı yapmış. Madem böyle bir toplum, madem böyle bir doğa, madem böyle bir uygarlık var elimizde o zaman bu bölge üzerinde özel çalışmalıyız ve Türkiye'nin kültür haritası üzerinde özel olarak işaretlemeliyiz diye düşünüyorum.'' Arkeolojinin Türk toplumuna ilk defa 1800'lerin sonunda Osman Hamdi Bey tarafından tanıtıldığını, onun ardından da bazı bilim adamlarıyla birlikte idareci olarak büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ilgi gösterdiğini dile getiren Günay, ''Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye topraklarının altında ne varsa dönem ayrımı yapmaksızın, herhangi bir inanç dönemi ayrımı yapmaksızın hepsine saygı gösteren hepsini bizim uygarlığımızın kökleri sayan bir anlayışı temsil ediyor. Biz de bu anlayışı sürdürüyoruz'' diye konuştu. Likya uygarlığından bugüne kadar bütün dönemlere ait eserlerin hepsinin Türkiye'nin değeri olduğunu kaydeden Günay, bütün eserlerin insanlığın geleceğine karşı özenle korunacak emanetler olduğunu vurguladı. Türkiye'nin turizm konusunda dünyada önemli bir noktaya geldiğini ifade eden Günay, 20-25 yıllık seferberlikten sonra Türkiye'nin turizm alanında dünyanın ilk 10 ülkesi arasına girdiğini belirtti.Günay, Türkiye'nin turist sayısı olarak yedinci, gelir itibariyle de 8. sırada bulunduğunun altını çizdi. Anadolu'nun çok çeşitli tarihi ve turistik değerleri olduğunu ifade eden Günay, ''Türkiye'ye gelen turistler daha çok deniz için geliyorlar. Halbuki bizim denizin ötesinde Anadolu'nun derinliklerinde arkeolojimiz var, kültürümüz var, sivil mimarimiz var, gastronomimiz var, mutfak zenginliklerimiz var, folklorumuz var. Bütün bunları da turizmin içine katmamız lazım'' dedi. -''ANTALYA MÜZESİ YETMİYOR''- Tarihi yerlerin daha bakımlı hale getirilmesi için çeşitli çalışmaları olduğunu bildiren Günay, şunları söyledi: ''Turizmci arkadaşlarla yaptığımız görüşmeler sonunda Antalya Arkeoloji Müzesinin artık Antalya'ya yetmediği kararına vardık. Kaynak bulunduğunda Antalya Arkeoloji Müzesi'nin belki yepyeni bir konseptle yeniden yapılması gerekiyor. Perge'nin yeniden ele alınması gerekiyor. Geçmiş yıllarda kaynaklar biraz özensiz kullanılmış. Mesela bizim elimizde Türkiye'de bulunan görkemli Roma tiyatrolarının hiçbirisinin restorasyon projesi yok. Şimdi bunları hazırlatmaya çalışıyoruz. Önemli bir kaynak ayırdık. Yarım trilyon civarında Myra Tiyatrosunun restorasyonu için bir proje yapımı için kaynak ayırdık. Aynı şeyi Aspendos için, Perge için yapmaya çalışıyoruz. Patara'da çalışıyoruz. Patara'da hem tiyatroda çalışıyoruz hem de TBMM'nin ayırdığı kaynakla parlamento binasında çalışıyoruz. Bu yıl ekim ayında dünya parlamentolarının temsilcilerini toplamaya çalışacağız.'' Demre ve Kaş'ta butik müze ve konaklama tesisi konseptlerini ortaya çıkarmayı düşündüklerini de ifade eden Günay, şu bilgileri verdi: ''Demre için bir arazi tahsisi çalışmamız var. Ancak katiyen bu bölgede Antalya'nın doğusundaki gibi denizle şehrin irtibatını kesecek devasa oteller, devasa kitle turizmi konaklama tesisi düşünmüyoruz. Mümkün olacağı kadar burada bölgenin özelliklerinin, denizle doğa irtibatının kesilmediği, en yüksek ağaç boyunu geçmeyen ölçülerde konaklama tesisleri, olabildiği kadar butik, olabileceği kadar küçük, az sayıda insana yüksek bedelle hizmet verecek olan bir konaklama tesisi konsepti düşünüyoruz. Burada yeşil alanı yok etmektense o konaklama tesisinden vazgeçmeyi bir temel tercih olarak düşünüyoruz.'' Bölgenin yeni konseptle Türkiye'yi marka yapacak değerler arasına gireceğini ifade eden Günay, ''Demre beni özel olarak heyecanlandırıyor. Çünkü galiba yaşamımın son bölümünü burada geçirmeye niyetliyim ve o yüzden burada olacak her şey ileride de beni ilgilendirmiş olacak'' dedi. Günay, sempozyumun sonuçlarının Türkiye ve dünya bilim yaşamına katkıda bulunacak bir kitabı ortaya çıkaracağını umduğunu sözlerine ekledi.
|