KALKAN VE KAŞ'TA ÇEKİLEN “Ateşin Düştüğü Yer” ADLI FİLM 9 MARTTA SİNEMALARDA
Kadına şiddet beyazperdede..
Kadına şiddet konusu, bir kez daha beyazperdede...
İsmail Güneş’in hem senaryosunu yazıp hem de yönettiği, yapımcılığını Baran Seyhan ve Aynur Güneş’in, dağıtımını ise Pinema’nın üstlendiği “Ateşin Düştüğü Yer”, gerçek bir hikayeden yola çıkan konusuyla izleyiciyi sarsacak. Evlilik dışı hamile kalan kızına aile büyükleri tarafından verilecek ceza ile babalık duygusu arasında sıkışıp kalan bir adamın hikayesini konu alan film, 9 Mart’ta vizyona giriyor. Çekimleri Muğla-Fethiye, Ölüdeniz, Antalya-Kaş, Kalkan, Toros yaylaları ve Bolu Kartalkaya’da tamamlanan filmin başrol oyuncuları, projeyle ilgili şunları söyledi:
ELİFCAN ONGURLAR: Ben ızmir’de doğdum ve büyüdüm. Töre benim için çok korkutucu ve çok uzak bir şey. Kendimi bildim bileli babamla her şeyi paylaşmış, dertleşmiş biri olarak babasına uzak, çekinen birini oynamak zorlayacaktı beni. ılk deneyimimde omuzlarımda bu kadar yük olması, hem heyecanlandırmış hem de korkutmuştu ilk başlarda. Ama sete gittiğim ilk gün her şeyi unuttum. Yalnızca rolümü yaptım ve oynadım. Bu rol bana çok şey kazandırdı, çok şey öğrendim ve aslında daha hiçbir şey öğrenmediğimi öğrendim.
HAKAN KARAHAN: “Ateşin Düştüğü Yer” hazin bir hikaye. Bir o kadar gerçek. Rahatsız edici, kahredici. Senaryoda okuduğum her şeyi sette gördüm. Meğerse filmin geçeceği bütün güzergâhları gezip incelemiş ısmail. Karakterlerin yaşayacağı evi inşa ettirmiş bile portakal bahçelerinin ortasına. ıki ayda ben de hazırlandım. Osman oldum. Canından çok sevdiği kızı ile törenin ona emrettiği arasında kalan bir babayı canlandırdım. Fethiye’den başlayıp, Ölüdeniz, Kaş, Kalkan, Bolu ve Kartalkaya istikametinde yaşam sıcağından ölüm soğuğuna uzanan öyküde hakikaten kalbe ateş düşüyor. Bence “Ateşin Düştüğü Yer” bir yönetmen filmi. Ama proje bir aktörün rüyası resmen. Hem en güzel hem de en korkutucu rüyası.
YEŞİM CEREN BOZOĞLU: Bu coğrafyada kadın olmak... Bu coğrafyada anne olmak... Birilerinin bacısı, birilerinin anası, birilerinin malı olmak... Başkalarının koyduğu kanunları, töreleri hiç soru sormadan, hüküm saymak... Kendi çocuğunun sevgisinin üstüne, ölüm örtüsü örtebilecek kadar, kendi kadınlığına yabancılaşmak. Oynamak çok zordu bu sefer. Zordu bir annenin canından can verdiğinin katline rıza gösterip baş eğmesini, hatta bu katli içinden haklı buluşunu yaşamak. Burası Türkiye. Burası benim canımdan çok sevdiğim toprağım. Ancak yaşadığımız, yaşatılan bu kör bıçak hadiselere dayanmıyor yüreğim. O yüzden içim dışıma çıktı, ağlamaktan ruhum acıdı oynarken.
Roman mı otobiyografi mi?
Son olarak 2007 yılında “Kıyamet Haritası” adlı kitabıyla okuyucuyla buluşan Hakan Karahan’ın yeni romanı “Nehirde Kayan Yıldızlar” raflardaki yerini aldı. Farklı türlerde kitapları bulunan Karahan, beşinci romanında aile bağları ve aşk üzerinden geçmişini sorgulayan bir adamı anlatıyor. Kitabında yer verdiği karakterle benzer yönleri olan Karahan, “Nehirde Kayan Yıldızlar” bir roman mı yoksa otobiyografi mi sorusunu da akıllara getiriyor.