26 Eylül Pazartesi start alan ve bu yıl ikinci kez koşulan Türkiye’nin ilk ultra maratonu Likya Yolu Ultra Maratonu’nda heyecan sürüyor.
Türkiye’yi yüksek mücadeleye dayalı yeni bir spor kavramı olan Ultra Maraton ile tanıştıran “Likya Yolu Ultra Maratonu” ikinci kez “Tarihi Likya Yolu”nda sınırları zorluyor. Türkiye’nin ilk ultra maratonu Likya Yolu Ultra Maratonu (LYUM), Argos Kültür Sanat’ın organizasyonluğunda ve T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle, ikinci kez 24 Eylu¨l – 2 Ekim 2011 tarihleri arasında koşuluyor. Etkileyici tarihi dokusu ve büyüleyici doğal güzelliğiyle “Tarihi Likya Yolu” diğer ultra maraton rotaları arasında öne çıkıyor. Toplam 509 km uzunluğundaki tarihi Likya Yolu’nun yaklaşık 240 km’lik bölümünü kapsayan ve her gün bir etabı koşularak 6 günde tamamlanacak olan Likya Yolu Ultra Maratonu, bu yıl da Fethiye Ölüdeniz’den başladı ve Phaselis Antik Kentin’de son bulacak. Birçok antik kentten geçecek olan rota, tarihi ve doğasıyla Likya’yı dünyaya tanıtmayı da hedefliyor. Dışarıdan yiyecek ve içecek temin etmeleri yasak olan yarışmacılar altı gün boyunca tüm yiyecek, içecek ve malzemelerini sırt çantalarında taşıyor. Büyük bir ekip tarafından desteklenen organizasyonda su, medikal ve konaklama desteği veriliyor. Güvenliğin ön planda tutulduğu yarışmada koşucular üzerlerine yerleştirilen spot uydu takip ve güvenlik cihazları ile takip ediliyor. Doğayla mücadele halinde geçirilen 6 günlük maratonun danışmanı ve direktörlüğünü dünyada birçok ultra maratonda koşmuş ve başarı ile tamamlamış olan Prof. Dr Taner Damcı yapıyor. Likya Yolu Ultra Maratonu danışmanı ve direktörü Prof. Dr.Taner Damcı yarışma ile ilgili yaptığı açıklamada; “Ultra Maraton, 42 km'lik normal maraton mesafesini aşan, patika, dağ, çöl gibi çetin parkur ve değişken zeminlerde düzenlenen yarışmalar olarak ifade ediliyor. Dünyada çok sayıda takipçisi bulunuyor, Türkiye de bu spor dalı için oldukça ideal birçok rotaya sahip. Sadece bir spor organizasyonundan ibaret olmayan hem ülkeyi hem de tarihi Likya Yolu’nu dünyaya tanıtmayı amaçlayan ultra maratonu ülkemizin spor turizmi konusunda öncü organizasyonlarından biri haline getirmek hedefimiz. Dünyanın en seçkin dağ maratonlarından Ultra Trail du Mont Blanc’a (UTMB) akredite olduk, bu sene yarışmayı tamamlayanlar 3 puan alarak dünyanın en elit maratonlarında yarışma şansını yakalıyor. Akdeniz’in eşsiz doğasında sınırlarıyla tanışacak olan yarışmacılar, bu yıl ilk kez dünya çapında yarışma hakkı için de koşuyor olacak” dedi. Likya Yolu Ultra Maratonu’nun düzenleyicisi Argos Kültür Sanat Yönetim Kurulu Başkanı Gökşin Ilıcalı ise 2 yıldır yapılan çalışmaları ve hedeflerini şu şekilde özetledi; “ Argos Kültür Sanat olarak farklı projelerin içinde olmayı seviyoruz. Yola çıkarken amacımız bu spor dalı ile ülkemizin turizmine katkıda bulunmanın yanı sıra ultra maratonu ülkemizde de tanıtmaktı. Hedefimiz her sene yüzlerce koşucunun ultra maraton koşmak için ülkemize gelmesi hem spor hem tatil yapmasını sağlamak. Dünyada bu yönde büyük bir trend olduğunu görüyoruz. Biz de bir ilke imza atarak ülkemizden benzeri olmayan bir ultra maraton parkurunu dünyaya kazandırmış olduk. Projeye o kadar güveniyoruz ki 2012’de iki maraton yapmaya karar verdik. Likya Yolu’na ek olarak yine dünyanın en iddialı rotaları arasına girebilecek, hayli zorlayıcı olacağını düşündüğümüz Kapadokya’da gerçekleşecek bir ultra maraton olan Runfire Cappadocia’yı yapacağız. Her iki destinasyonun da turizm potansiyeli oldukça yüksek, ultra maratonlarla bilinirliliğinin daha da artacağına ve tanıtımlarında önemli bir rol oynayacağını düşünüyoruz.”
LİKYA YOLU ULTRA MARATONUNDAN GÜN ÖZETLERİ
26 Eylül Pazartesi günü 4’ü kadın 23’ü erkek koşucunun katılımıyla Likya Yolu Ultra Maratonu 2011 Ovacık’da start aldı. Kontrol noktalarından geçmek zorunda olan koşucuların ilk noktası Faralya, ikincisi Alinca, üçüncüsü Sdyma ve yine son durak kamp alanının bulunduğu Sdyma oldu. Toplamda 36.9 km olan ilk etap bitirildi. İlk etabı 2010 yılının birincisi Mustafa Kızıltaş 4 saat 50 dakika 20 saniye ile tamamlarken, 5 saat 18 dakika 45 saniye ile Hüseyin Polat ve 5 saat 29 dakika 45 saniye ile Fırat Kara kendisini takip etti.
Maratonun ikinci günü Sdyma’dan start verilen yarışmada yarışmacılar zorlu ama bir o kadar keyifli ve güzel bir etap geçirdiler. Sdyma, Belceğiz, Pydnai, Letoon, Çayağzı, Patara’dan geçip ana kamp alanının bulunduğu Pınarkürü’nde yarışmayı tamamladılar. Çayağzı’nda bulunan kontrol noktasını teknelerle geçtiler, 10 km boyunca Patara plajında koştular. Toplamda 47.5 km olan ikinci etap bitirildi. İlk günün ilk üçü ikinci gün de değişmedi. Mustafa Kızıltaş 6 saat 26 dakika 10 saniye ile birinci tamamlarken, 7 saat 6 dakika 10 saniye ile Hüseyin Polat ve 7 saat 35 dakika 40 saniye Fırat Kara izledi.
28 Eylül'de Kaş’dan start verilen yarışmanın 3. gününde de koşucular Fak Dere, Boğazcık, Aperlai, Simena Kalesi’nde geçip kamp alanının bulunduğu Simena’da 3.etabı tamamladılar. Aperlai’de iplerle tutunarak geçtiler, müthiş bir manzara ve doğal güzelliğe sahip Kekova da etaplar arasındaki duraklardan biriydi. Deniz kenarına inilip vadi içinden koşmaya devam edildi. Toplamda 35.1 km olan etap oldukça zorlayıcıydı. Üçüncü günün finalinde dengeler biraz değişti. Mustafa Kızıltaş ve Fırat Kara 6 saat 6 dakika 18 saniye ile yarışmayı aynı zamanda bitirirken, 6 saat 19 dakika 35 saniye ile Akın Yeniceli kendilerini izledi. 3 günlük genel sıralamada ise Mustafa Kızıltaş birinci, Fırat Kara ikinci ve Hüseyin Polat üçüncü olarak yarışmaya devam ediyor.