Likya Haber Gazetesi, Kalkan, Kaş Antalya Haberler
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

EN ÇOK OKUNANLAR

HABER ARA


Gelişmiş Arama

BU GÜNÜN MANŞETLERİ...

manşetler

SON DAKİKA HABERLERİ....

EKŞİ SÖZLÜK...






CANLI TV İZLE...

YAKINDA...

ÖZELLEŞTİRMELERE HAYIR!

ALEXA

Alexa Certified Traffic Ranking for www.likyahaber.net

SİTEYE GELENLER

free counters

ÇEVRİMİÇİ

Patara Plajı, Kalkan ve Kaş

Patara Plajı, Kalkan ve Kaş

Tarih 14 Ağustos 2010, 03:40 Editör Özer YILMAZ

Patara Plajı, Kalkan ve Kaş'a varın... Patara Plajı dünyanın 3. büyük, Türkiye'nin en büyük plajı. Bu sene girmesek de ajandamıza not ettiğimiz yerlerden. Tatilin bitmesine az kaldığından günleri daha dolu geçirmek gerek. Akşama doğru yerleşilen otelden kendini dışarı atma vakti gelir. Kaş'ın merkezinde keyifli bir gezinti yapın ve yemek için Bi Lokma (Mama's Kitchen) da durun. Limanı, Meis Adası'nı izlerken, evinizin balkonundaymış gibi akşam yemeğinizi yiyebilirsiniz.

İKİ HAFTADA MARMARA VE EGE TATİLİ..!

İşte size 15 günlük Marmara ve Ege tatil rehberi… Nereye gitmeli, ne yemeli, ne yapmalı !.. ehotelbuild.com editörü Rabia Alga'yı dinleyin ve bavulları hazırlayın..Marmara ve Ege sizi bekliyor....

RABİA ALGA-ehotelbuild.com

Yıllardır her tatilinizi aynı yerde geçiriyorsanız ya da bu yaşıma kadar hiç görmediğim yerler de var diyorsanız size iki haftada Marmara ve Ege sahilinde her yeri görebileceğiniz bir program sunacağım. Bizzat bu yıl denedim, hem de çocuklu bir aile olarak ve çok keyif aldım. Bazı yerler vardı hiç ayrılmak istemedim, bir sonraki tatilde uzunca vakit geçirmek için ajandama not ettim.

Güzergahımız İstanbul'dan başlayıp Alanya'da sona eriyor ama öncesinde belirtmek isterim ki tüm dünyanın tarihler boyunca gözünü diktiği ülkem muhteşem doğal güzelliklerle dolu. Bazı yerler bunun kıymetini bilmiş bazı yerler maalesef bilememiş ve çimento yığınlarına dönüştürmüş.

Marmara ve Ege sahili boyunca neredeyse her tepeye kurulan rüzgar santralleri beni sevindiren başka bir detay oldu. O kadar çok vardı ki sürekli döndükçe temiz enerjinin önemini hatırlatıyordu tüm insanlığa…

İşte size gün gün tatil rehberi…
Nereye gitmeli, ne yemeli, ne yapmalı!

1. Gün: İstanbul'da küçük bir atıştırmayla başladığınız yolculuğu, Tekirdağ'ın meşhur köfte molasıyla bölmelisiniz. Yola devam edip Şarköy'de peynir helvası ve dondurma yiyebilirsiniz. Akşama doğru Gelibolu'ya giderken tabelası olmayan ancak sağda muhteşem sahiliyle sizi çeken Güneyli'ye sapmalısınız. Daha önce hiç duymadığım Güneyli, batık gemileriyle ünlü, genelde dalış için gelinen, İstanbulluların, Çanakkalelilerin yazlığı olan bir yer. Denizin keyfini çıkarıp sahil boyunca sıralanmış otel veya pansiyonlarda konaklayabilirsiniz. Akşam olduğunda 15 dakika uzaklıktaki Gelibolu'ya balık yemeye mutlaka gidin.


2. Gün: Sabah yola çıkın ve Çanakkale'ye doğru ilerleyin. Tüm gününüzü şehitlikte geçirebilirsiniz. Türk bayraklarıyla süslenen köylerin girişleri sizi hemen duygusal bir atmosfere sokuveriyor. En çok merak ettiğim alanlardan biri her yıl Anzak torunlarının toplandığı koydu, burayı bulun ve hikayesini resimlerle anlatan yerde durun. Şehitliğin en tepesine, Conk Bayırı'na çıktığınızda manzaraya doyamayacaksınız. Gün bitmeden Bozcaada'ya geçmelisiniz. Kalacağınız oteli belirledikten sonra biraz deniz, sonrasında da akşam merkeze inmelisiniz. Ya şehir merkezinde konaklayabilirsiniz ya da biraz uzağındaki tatil köylerini tercih edebilirsiniz. Merkezde konaklayanlar deniz için koylara gitmek zorunda kalacaktır. Akşam Bozcaada sokaklarında yürüyüş yapar, yemeğinizi yer biraz da yöreye özgü domates reçellerinden alabilirsiniz. Ne olduğunu bilmeden yediğimde karpuz ya da kabak reçeli sanmıştım… Sevdiklerinize harika bir hediye!


3. Gün: Ertesi gün Bozcaada'dan ayrılış vaktidir, tüm adayı arabayla turlamanızı öneririm ve hatta Türkiye'nin 3. büyük rüzgar santralini görmeden gitmeyin derim. Feribot saatini beklerken yine şehir merkezini gezebilir, iskelede yürüyüş yapabilirsiniz. Tarihi kalıntılara meraklıysanız Apollon ve Babakale'yi gezip Assos'a yani yöre halkının kullandığı gibi Behramkale'ye gitmelisiniz. Sakin, kendine özgü mimarisi ve güzelliğine rağmen, dağın ardına sıkışmış olduğundan karanlığıyla bana kasvetli geldi. Çok kalmadan doğru Kaz Dağlarının eteklerine, Güre'ye yol alabilirsiniz. Kaplıcalarla ünlü Güre'de birçok termal otel mevcut, herhangi birinde konaklanabilir. Konaklamadan önce Afrodit'in Gözyaşları/Ağlayan Şelale'ye gitmeli ve alabalık yanında kaşarlı mantarı kesinlikle tatmalısınız.






4. Gün: Güre'den Kaz Dağları'na hareket edin. Eğer bir günümü ayırırım derseniz en tepeye çıkıp yanınıza bir rehber de alıp tüm destanları dinleyebilirsiniz. Ya da Hasanboğuldu'ya uğrayıp köylülerden, şimdiye kadar tatmadığınız güzellikte dut, armut ve kayısı alabilirsiniz. Çok vakit kaybetmeden Cunda Adası'na devam etmelisiniz. Adaya özel balık papalina ve kabak çiçeği dolmasını her yerde bulabilirsiniz. Hamsiden bile küçük papalinanın kılçıkları ve hatta kafası bile yeniyor. Kabak çiçeği dolmasını da yerli halk ılık yenmesini tavsiye ediyor, aklınızda olsun daha lezzetli. Adanın merkezinde meşhur sakızlı dondurma ve lokma aradığınız tatlı olacak. Cunda'dan Ayvalık'a, Sarımsaklı Plajları'na geleceksiniz. Sahil boyunca sıralanan otellerden birine girin ve hemen plaja koşun. Temiz denizi, burada iki gün kalma nedeniniz olabilir.




5. Gün: Yorucu temponuza denizle ara verebilirsiniz. Akşama doğru da Ayvalık'ı gezerken denize sıfır balık restoranlarında Ege'nin bütün mezelerini, balıklarını, zeytinyağlılarını ve otlarını bulabilirsiniz. Sabahları meşhur Ayvalık tostunu yemeyi hatırlatmaya gerek yok herhalde…

6. Gün: Sabah yola kaldığınız yerden devam edip yol boyunca hoşunuza giden bir plajda denize girebilirsiniz. Akşama doğru Urla-Çeşmealtı'nın zaten bir tane olan oteline yerleşebilirsiniz. Merkezde her akşam kurulan, saat 22.00-03.00 arasında açık olan Gece Pazarı'nı dolaşın, kumru ve özellikle de süt mısır yemeden otele dönmeyin.

7. Gün: Sabah Çeşme için yola çıkın. Ilıca'daki otellerde de kalabilirsiniz ya da Şifne'deki kaplıca suyu akan pansiyonlarda da. Şifne şifa demekmiş. 20 yıl önce bir doktor keşfetmiş bölgeyi. Kaplıca suyu hem denize akıyor, hem de pansiyonların çeşmesinden. Çok güzel balık restoranları var deniz kenarında. Çok sakin sessiz bir yer ve de çok keyifli. Otelinizi erkenden belirlediğiniz anda Ilıca'daki plajlara koşun. Şimdiye kadar böylesine ince kumlu, böyle ılık suyu olan, temiz ve suyu sakin bir deniz görmedim. Akşam da Alaçatı'yı mutlaka görmelisiniz.

8. Gün: Şifne'den ayrıldıktan sonra kahvaltınızı Alaçatı'da yapın, sakızlı kurabiyenin tadına bakın ve sakin olduğu sabah saatlerinde de merkezi gezin. Saat 11 gibi oradaysanız balık tezgahındaki mezat da ilginizi çekebilir. Alaçatı'nın evlerinin şirinliğine hayran kalacaksınız. Aklımın kaldığı yerlerden biri… Selçuk'a ve oradan da Şirince Köyü'ne ilerleyin. Müzeköy gibi, bozulan hiçbir şey yok eski evlerinde ve yaşantısında. Sadece sokaklar turist dolu. Aquapark seviyorsanız Kuşadası'nda konaklayabilirsiniz. Sonrasında mutlaka Söke'de çöp şiş yemeye gidin. Yola Didim'de ufak bir gezintiyle ara verin ama uzun olmasın çünkü Bafa Gölü'nü gündüz gözüyle de görmelisiniz. Akşam ulaştığınız Bodrum'da hemen bir otel bulmaya çalışın. Merkezin biraz üst taraflarında olursa çok rahat akşam yürüyüşlerine çıkabilirsiniz.



9. Gün: Tüm Bodrum yarımadasını hiçbir yer atlamadan gezebilirsiniz. Bitez, Akyarlar, Turgutreis, Gümüşlük, Yalıkavak, Türkbükü, Torba… Gümüşlük çok hoşunuza gidecek. Hele Tavşan Adası'na denizin içinden yürüyerek gidip manzarasında güneşi batırdığınızda… Akşam olduğunda Gümbet'in eğlence hayatını mutlaka görmelisiniz. Sanki gündüz uyuyan şehir, gece insanları sokağa dökmüş gibi…

10. Gün: Bir gününüzü dinlenmeye ve su sporlarına ayıracaksanız Aspat'taki tesisi tavsiye ederim. Akşam, Bodrum sokaklarında yapacağınız yürüyüş, yorgun bile olsanız size keyif verecek.


11. Gün: Sabah Marmaris'e doğru yola çıktığınızda öğle saatlerinde Gökova-Akyaka'ya geleceksiniz. Azmak Turu'na katılmak için onlarca tekne sizi bekliyor olacak. Hemen birine atlayın ve Canlı Akvaryum Gezisi'ne çıkın. 6 derece soğukluğa sahip sodalı suyun çıktığı yere giderken altınızdan geçen balıkları öyle net göreceksiniz ki şaşıracaksınız. Hatta macera isteyenler teknelerden bu soğuk suya bile atlayabiliyor. Yemekten sonra Marmaris'e yola çıkın ve merkezde bir yürüyüş yapın. Marina harika. Biz kalmasak da vakti olanın mutlaka kalıp turlara katılmasını öneririm. Akşam Köyceğiz'de konaklamak üzere devam etmelisiniz. Öğrendiğimiz kadarıyla yabancı turistlerin inanılmaz ilgisi varmış ve her sene gelip Köyceğiz'de yerli halkın bile bilmediği yerlere giderlermiş.

12. Gün: Çok vakit kaybetmeyelim diyorsanız siz de Ölüdeniz'e devam edebilirsiniz. En çok merak ettiğim yer ama beni en çok da hayal kırıklığına uğratan yer… Adım atacak yerin olmadığı türden bir kalabalık ve ince kumun bulanıklaştırdığı pis görünümlü bir su. Sakin tarafında ise dalgadan taşlarda ayaklarını parçalama riski… Kısa geçen Ölüdeniz ziyaretinden sonra Patara Plajı, Kalkan ve Kaş'a varın… Patara Plajı dünyanın 3. büyük, Türkiye'nin en büyük plajı. Bu sene girmesek de ajandamıza not ettiğimiz yerlerden. Tatilin bitmesine az kaldığından günleri daha dolu geçirmek gerek. Akşama doğru yerleşilen otelden kendini dışarı atma vakti gelir. Kaş'ın merkezinde keyifli bir gezinti yapın ve yemek için Bi Lokma (Mama's Kitchen) da durun. Limanı, Meis Adası'nı izlerken, evinizin balkonundaymış gibi akşam yemeğinizi yiyebilirsiniz.




13. Gün: Bu hızlı geziden yorgun dönmemek için birkaç günü dinlenmeye ayırmak gerek. Kaş'dan yola çıktığınızda sırayla Kekova'yı gezin, günübirlik yat turuna çıkın ve yol boyunca ağaçlardan keçiboynuzu toplayın. Kekova'da hem doğal hem Tarihi güzellikleri bir arada bulacaksınız. Sonrasında Kale-Demre'yi gezin, Olimpos ve Çıralı'ya varın. Akşam buralarda konaklanacağı gibi bizim gibi direk Kemer'e, oradan da Alanya'ya gidip orada da konaklanabilir.


14. Gün: Alanya'nın da tarihi ve doğal güzellikleri saymakla bitmez ama Alanyalı biri olarak sadece dinlenmekti bizim ihtiyacımız… Siz yorulmadım derseniz akşam İskele'de Sütçü İmam dondurması yemelisiniz. Gündüz Kale'yi gezmeli, Dimçayı'nda alabalık yemeli, Dim Mağarası'nı ve Damlataş Mağarası'nı görmelisiniz.

15. Gün: Alanya'dan yola çıkıp direk İstanbul'a yol alabilirsiniz.


Bu tatil, ne kadar sıkıştırılmış olursa olsun, çektiğiniz fotoğraflar ve aklınızda işaretlediğiniz yerler oraların tekrar sizi çekmesini sağlayacaktır. Bizim atladığımız, hızlı geçtiğimiz ve maalesef göremediğimiz birçok yer olmuştur elbette, ama sizlerin de katkısıyla bu programı eksiksiz hale getirebiliriz…


Kaynak: ehotebuid.com

Bu haber 3597 defa okunmu?tur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

KALKAN HABERLERİ

Kalkan Karayoluna Kaya Düştü

Kalkan Karayoluna Kaya Düştü Kalkan-Fethiye D400 Karayoluna Lavanta Evleri kısmından kaya parçası düştü. Sabah 09.45 sıralarında meydana gelen k...

Kalkan'da Bağlama Öğreniyorlar

Kalkan'da Bağlama Öğreniyorlar Kalkan Beldesi, Çavdır ve Sarıbelen köylerinde bağlama kursu açıldı. Kurslara aralarında mimar, öğretmen, ev kadını...
********FARKIN NE****************23 Şubat 2014

HAVA DURUMU

Detaylı bilgi için resmin üzerine tıklayın.

ANKET

sence; KALAMAR TAVA MI MEZE Mİ?






Tüm Anketler

GOOGLE TERCÜME



Copyright © 2005-2012 www.likyahaber.net Tüm hakları acaip bir şekilde saklanmıştır. Kopye eden fena olur!... demedi demeyin... editör-özer yılmaz/elk.mühendisi-yıldız teknik üniv. POSTA ADRESİMİZ; haber@likyahaber.net
RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Altyapy: MyDesign Haber Sistemi


porno izle