Birini seversin, gördüğünde heyecanlanırsın, kalbinde kelebekler uçuşur. Uyandığında daha gözünü açmadan aklına gelir. Hiç olmadık bir yerde bir koku duyarsın, sana onu hatırlatır, burnunun direği sızlar...
Orada aşk başka Kaş
Birini seversin, gördüğünde heyecanlanırsın, kalbinde kelebekler uçuşur. Uyandığında daha gözünü açmadan aklına gelir. Hiç olmadık bir yerde bir koku duyarsın, sana onu hatırlatır, burnunun direği sızlar...
Aşk böyle bir şey herhalde dersin. Bir de bazı kentler vardır ki, aşk gibi bağlanırsın, özlersin. Bazı yerler vardır sana aşkı hatırlatır. Sevdiğinle paylaşmasan ölür gibi olursun. Kaş da öyledir. İçinde aşkı barındır zaten…
Antalya’dan en batıdaki küçük ilçesi Kaş’a ulaşmak pek kolay değil. Antalya’dan 4 saatte, Dalaman Havalimanı’ndan ise 3 saatte ulaşırsın. Kıvrıla kıvrıla giden yolda, her geçtiğin yerde fikir değiştirip galiba burası cennet dersin ama yine de yol uzar da uzar. Kaş’a vardığında ise gerçekten cennete vardığını düşünürsün. Belki de her güzel şey gibi emek vermek, bedelini ödemek gerekir. Emek verenler, cenneti görebilmeye hak kazanır. Vardığın zaman da Kaş, gerçek onu isteyenlere hem tenini hem kokusunu sonuna kadar sunar. Toprağı ayrı, denizi ayrı, gökyüzü ayrı güzeldir. Çevresini saran dağlarda yeşilin her tonu vardır. Sardunyalar, begonvillerle süslü daracık sokaklarından yasemin kokuları yayılır. Deniz desen ayrı bir mavi… Gökyüzü, gece samanyolunun en güzeli, gündüz güneş en portakal kokulusu…
Burası çatık kaşlı değildir. Karşısındaki Meis’e göz kırpar hep. Malum hikaye vardır. Meis, aslında göz demekmiş. Hemen karşısındaki Kaş da bir gözün üstündeki kaş gibi durduğundan bu adı almış derler. Hem hüzünlü bakan hem de gözleri ışık saçan kadınların kaşları gibi…
Her bir noktası ayrı bir büyü olan Kaş’ta efsaneler çok. Kaş limanının karşısında zincire bağlanmış
Prometeus olduğu söylenen
Uyuyan Dev’in gözlerine bakan sevdalıların da kavuştuğu, hiç ayrılmadığı söylenir. Yani her adımında aşk var buranın. Bu nedenle en güzel aşklar da Kaş’ta yaşanır derler. Bunun için Kaş’ta o kadar çok adres var ki, pansiyonlar, oteller. Ancak bunlardan bir tanesi, en özel günler için hazırlanmış gibi. Meis’e doğru uzanan Çukurbağ yarımadasındaki Club Hotel Barbarossa ayakları yerden kesilmiş aşıklar için hazırlanmış gibi. Karşısında Asaz dağlarınında yeşilin binbir tonu, önünde havuzu, hemen ardından masmavi bir deniz. Odanıza girmek için direnen güneşe karşı balkonununun kapısını açtığınızda karşınızda her bir karesini dondurup, sürekli cebinizde taşımak isteyeceğiniz bir manzara. Burnunda çiçek kokusu, içinde huzur. Tek ses, denizden geçen küçük tekne… Bıraksan kendini orada ölmek istersin, sonra vazgeçersin, cennetteyken daha da çok yaşamak geçer içinden. Hiç bitmesin dersin, ölümsüzlük dilersin. Odalar ise doğaya uygun olarak ahşap. Antalya, Bodrum gibi artık denizde kulaç atacak yer kalmamış kentlerdeki toplu konutlar görünümündeki otellere benzemiyor. Kendini özel hissediyorsun. Sadece 26 oda, toplam 60 kişilik. Hizmet hep kişiye özel. Önüne birbirinden devşirilmiş, yığın yığın yemek konmuyor. Hepsi, özenle hazırlanmış, tadına, lezzetine Akdeniz sinmiş, biraz da Ege eklenmiş.
Bu kadar sakin yerde canım sıkılır deme sakın. Kaş her ne kadar sakin olsa da yapacak o kadar çok şey var ki, kesinlikle dönerken aklında daha yapamadıkların kalacak. Kaş, denilince akla artık dalgıçlar geliyor. Toprağın üstü kadar denizin altının da renkli olduğu söyleniyor. Denize dalmak istemedin o zaman dağlar seni çağırıyor. Gökyüzüne baktığında rengarenk paraşütlerin uçtuğunu görürsün. Bütün bu güzellikleri yamaç paraşütüyle uçtuğunda gökyüzünden görmek ayrı bir keyif olsa gerek. Bunlar da cazip gelmediyse, kano, seakayak, gezi teknesi gibi çeşitli alternatifler var. Ben otelden çıkmayım biraz denizde yüzeyim, sonra da buralarda vakit geçireyim diyenler için de seçenekler düşünülmüş. Masa tenisi, bilardo oynamak mümkün. Bir de her gün aynı yerde duramam, tatilde gezmem görmem gerek diyenler içinse seçenek o kadar çok ki... Kaş başlı başına bir cennet olsa da yakınlarında Saklıkent, Kekova, Patara, Myra, Derme, Santos, Kaputaş, Likya Yolu ve daha birçok görülesi yer var. Yani dile benden ne dilersen diyor burası. Başta doğma büyüme Kaşlı olan ve bölgeyi avucunun içi gibi bilen İdare Müdürü
Halil Günay olmak üzere tüm çalışanlar, konuklarını evlerinde hissettirmek, tatillerinin güzel geçmesini sağlamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Size kalan ise yanınıza sevdiceğinizi alıp, yola koyulmak... Aşkın tadını Kaş’ta çıkarmak. Çünkü burada her şeyden öte huzur var.
haber: gülşah durak-cumhuriyet Bu haber 1631 defa okunmu?tur.