| |||||||||||||||||||||
EN ÇOK OKUNANLARSON YORUMLANANLARHABER ARASON DAKİKA HABERLERİ....EKŞİ SÖZLÜK...CANLI TV İZLE...YAKINDA... |
Anneler böyle bir dünyayı reddediyor!08 Mayıs 2010, 17:10 Özer YILMAZ Eğitim Sen Temsilciliğinden Anneler Günü dolayısıyla yapılan açıklamada, anneliğin toplumsal, ekonomik ve siyasal anlamından ve ülkemizde kadın sorunlarından koparılarak, tüketimi körüklemenin bir aracı olarak kullanıldığı bildirildi. Anneler böyle bir dünyayı reddediyor!Eğitim Sen Temsilciliğinden Anneler Günü dolayısıyla yapılan açıklamada, anneliğin toplumsal, ekonomik ve siyasal anlamından ve ülkemizde kadın sorunlarından koparılarak, tüketimi körüklemenin bir aracı olarak kullanıldığı bildirildi. “Annelik ne ülkenin ekonomik, siyasal ve toplumsal durumundan ne de kadınların yüz yüze kaldığı gerçeklerden ayrı olarak ele alınabilir” denilen açıklamada, tamamen tüketimi amaçlayan ve kadının bedenini ve sevgiyi metalaştıran “sevgililer günü” ve “anneler günü” gibi özel günlerin giderek daha fazla hayatımızın içine girdiği vurgulandı. Kadın ve çocuk emeği sömürüsünün hiçbir sınır tanımadığı bir dünyada bütün sorunlardan arınmış bir “annelik” halinin düşünülemeyeceği ifade edilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi: “Antidemokratik uygulamaların her geçen gün tırmandırıldığı, çocuklarının çatışmalarda öldüğü, sokaklarda linç edildiği bir dünyada, çocuklarının yaşam ve geleceği kaygısını yaşayan annelerimizi “anneler günü” ile avutmak mümkün mü? Ülkemizde, eğitim, sağlık ve sosyal güvelik hizmetlerinde yapılan kesintilerin yol açtığı olumsuzlukların en büyük kurbanı kadınlar ve çocuklardır. En temel insan hakkı olan eğitimin, sağlığın ve sosyal güvenliğin paralı hale getirildiği, zenginle yoksul arasındaki uçurumun çığ gibi büyüdüğü bir ülkede anneleri bir günle mutlu etmek mümkün mü? Ataerkillik ve kapitalizm birbirini güçlendiriyor. Her ikisi de ırkçılıktan, cinsiyetçilikten, kadın düşmanlığından, yabancı düşmanlığından, sömürgecilikten, emperyalizmden, kölelikten ve angaryadan kaynaklanıyor ve bunlarla el ele yürüyor. Öte yandan, dinsel inanışlar, gelenekler, toplumsal değer yargıları ve bunların hukuksal alandaki yansımaları; kadınların özgürleşmesinin, kimliğini bulmasının ve dünyayı erkeklerle eşit paylaşmasının önünde en önemli engel olarak varlığını sürdürüyor. Sonuç kadının ezilen ikinci cins olarak yaşamını devam ettirmesi ve birincil görevinin annelik ve ev kadınlığı olduğunu öğütleyen cinsiyetçi işbölümünün sürmesidir. Kadının çalışma yaşamına girmesi “ev kadınlığı ve anneliğin” asli görevi olmasını engelleyememiş, sağladığı kısmi gelişmenin yanı sıra çifte yük altında daha fazla ezilmesi ve sömürülmesi sonucunu doğurmuştur. Tüm bu olumsuz koşulların altında ezilen, çocuklarını bırakabilecekleri kreş bile bulamayan emekçi anneleri bir günle mutlu etmek mümkün mü? Ülkemizde kadının ikincil statüsüne ilişkin kalıp yargılar bazı yasal düzenlemelere karşın sürüyor. Aynı zamanda ataerkil aile düzeni ve kalıplaşmış cinsiyetçi roller de varlığını sürdürüyor. Kısacası tüm toplumsal kesimlerde, cinsiyetçi anlayış özellikle aile içinde karı-koca ile erkek çocuk-kız çocuk arasında, erkeğin üstünlüğüne dayanan geleneksel rolleri üretmeye devam ediyor. Aile içinde kadının ikincil statüsü, erkeğin emirlerine itaat etme ve saygı gösterme yükümlülüğü, erkeğe hizmet sorumluluğu toplumsal bir gerçeklik olarak varlığını etkin bir şekilde sürdürürken anneleri yapay bir günle mutlu etmek mümkün mü? Yoksulluğun, işsizliğin, göçün, eğitimsizliğin, fuhuş’un, uyuşturucu kullanımının, aile içi ve toplumsal şiddetin, namus ve töre cinayetlerinin pençesinde kıvanan annelerimizi anneler günü ile avutmak mümkün mü?” Bu haber 1374 defa okunmu?tur.
|
DOST SİTELER...
ÖNEMLİ LİNKLER...
GOOGLE TERCÜME |